Şiir ve Gelenek


Şiir geleneğinin daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle oluşması,
Sosyal ve kültürel ortamın şiire kazandırdığı farklı söyleyiş ve özellikler,
Her dilin kendine ait bir şiir geleneği olduğu,
Şiirin ait olduğu geleneğin özelliklerinin belirlenmesi
İnsan eli ve emeğiyle yapılan ve gerçekleştirilen her şey geçmişten geleceğe uzanır. Yani kültür alanında yer alan başarı ve etkinliklerin bir geçmişleri vardır. Bunlar kendi geçmişlerinden aldıklarını kendi dönemlerinin zevk ve anlayışı, görgü ve bilgi birikimi, düşüncesi ve duyarlılığı ile yoğrularak geleceğe teslim edilir.
Her kuşak kendi döneminin zevk, anlayış, görgü ve bilgi birikimi, düşüncesi ve duyarlılığından yararlanarak ömrünü sürdürür ve geleceği hazırlar. Şiir de bu genel kuralın dışında değildir. Her milletin oluşturup sürdürdüğü şiir gelenekleri vardır. Bunların özellikleri bilinir, hissedilir, sezilir. Her dönem bu akışa yeni söyleyiş, ses, yapı öğeleri katar; bu geçmişten geleni anlayıp yorumlayarak gerçekleşir.
Geleneği sürdüren en önemli araç dildir. Dil unutmaz ve ihmal etmez. Dil göstergeleri o dili konuşan milletin her an yenilenebilen, kişiden kişiye anlamlar kazanabilen tarihsel belgeleridir. Kültürle ilgili her başarı ve etkinlik dille gerçekleşir.
Şiire özgü söyleyiş tıpkı konuşma dilinde olduğu gibi dilin dünyasında zenginleşerek sürer. Ahenk kaygısı da böyledir. Yani geçmişten geleni şekillendirir, dönüştürür ve zenginleştirir.
Yapı ve temayla ilgili öğeler de öyledir. Yapıyı oluşturan ses ve anlam kaynaşmasından oluşan birimler, gelenek içinde olgunlaşır. Sanatta geleneğe karşı olmak onu inkâr etmek değildir; onu geliştirme iradesinin ifadesidir.
Günümüz şiirinde divan veya halk şiirinin yapı, ses ve söyleyiş özelliklerinden yararlanıldığını belirtmek gerekir. Burada bir gelenekten yararlanmak ile bir geleneği sürdürmek arasındaki ayrıma dikkat etmek ya­rarlı olur. Bugün edebiyatımızda halk şiiri geleneğini şiir geleneğini sürdürenler ve bu şiir geleneğinden yararlananlar vardır. Aynı şekilde divan şiiri geleneğini sürdürmek isteyenler bu gelenekten yararlananlar ile karşılaşılmaktadır.
Edebî metinlere ilgi duyanlar şiirin hangi edebi dönemde yazıldıklarını metnin dilinden, temasından, anlatımından, yapısından hareketle söylerler. Bu demektir ki edebî dönem ve zevkler şiirlerde hissedilir. Bu da gelenekle ilgilidir.
Gelenek üzerinde dururken her zihniyetin kendi sanat geleneğini ortaya çıkardığını; milli edebiyatlarda başta dil, ses ve söyleyiş öğeleri olmak üzere değişen zihniyetlere rağmen zenginleşip dönüşerek varlığını sürdüren öğelerin bulunduğu dikkati çeker. "Değişerek devam etmek, devam ederek değişmek" özlü ifadesiyle dile getirilen bu husus tarihî zamanda sürekliliği ifade eder. Buna gelenek diyenler de vardır. Bu anlamda bir taşıma sürüp gider.
Şiir üzerinde dururken geleneği birkaç anlamda ve yerde kullanmaktayız. Halk şiiri geleneği, divan şiiri geleneği, milli edebiyat şiiri geleneği, serbest nazım geleneği söz gruplarıyla karşılaşmaktayız. Bu ve benzer söz gruplarıyla ifade edilen edebiyat etkinliklerinin arkasında dönemlerinin insan etkinliklerini ve ilişkilerini belirleyen zihniyetin olduğu açıktır. Zihniyet terimiyle eserin yazıldığı dönemde varlığını sürdüren bütün güçlerin birlikte oluşturdukları zevk ve anlayışı ifade ediyoruz. İnsanın her türlü etkinliği bu zevk ve anlayışı belirler.
Biz de "Türk şiir geleneği" söz grubuyla karşılaşmaktayız. Burada da bütün dönemlerde "değişerek devam eden, devam ederek değişen" hususlar veya husus dile getirilmek istenir. Şüphesiz söz konusu anlayış gücünü dilden alır.
Bu açıklamalardan hareketle bir dönemlerin geleneğinden bir de ulusal gelenekten söz etmek hatalı olur mu? Bu anlayış bizim dışımızda kendiliğinden oluşmamış mı?
Şiirde; halk şiiri geleneği, divan şiiri geleneği, batılılaşma dönemi şiir geleneği, millî edebiyat dönemi şiir geleneği, toplumcu gerçekçi şiir geleneği, öz şiir geleneği, garip geleneği, ve benzeri ifadelerin yanında Türk şiir geleneği söz grubuyla da karşılaşmaktayız.
Acaba bu konuda farklı ölçülerden hareketle farklı söyleyişler mi ortaya çıkmıştır? Konuşan ve yazan kişinin zevk, anlayış ve kabulleri gelenek kelimesine farklı anlamlar yüklemiştir.
Biz zihniyetin şiir geleneklerini belirlediğini; bu anlamda geleneklerin sanat anlayışı, insanların dünya ve toplumla ilişkileri, geleceğe bakış tarzları, dil karşısındaki tavırları, tercih ettikleri temaları ve imgeleriyle birbirinden ayrıldıkları düşüncesindeyiz. Ancak bir ulusa ait geleneklerin birbiriyle ilişkisiz ve ayrı olduğunu da kimse söyleyemez. Elbette değişik boyutlarda ilişkiler ağıyla bu gelenekler bir bütün oluşturur.

Yorumlar