Türkçede belli başlı ses değişmeleri

f, j ve h ünsüzleri Türkçe kökenli sözcüklerde bulunmazlar. (Bir kaç Türkçe sözcükte başka seslerden değişmiş olarak f görülebilir:
öfke < öpke, ufak < ubak vb.)

Türkçe sözcüklerde söz başında bulunabilen ünsüz sayısı sınırlıdır:
b, ç, d, g, k, s, t, v, y.

c ünsüzü, söz başında başka ünsüzlerden değişmiş olarak bir kaç sözcükte bulunur: cibinlik < çıpın vb.

n ünsüzü Türkçe kökenli sözcükler içinde yalnız ne ve türevlerinde bulunur: ne, neden, niçin, nasıl vb.

p ünsüzü de söz başında, bir kaç Türkçe sözcükte b'den değişmiş olarak bulunur: piş- < biş-, parmak < barmak vb.

Bazı Türkçe kelimelerde görülen “f” sesinin aslı “v” şeklindedir:
Övke öfke yuvka yufka uvak ufak
3-İlk Türkçe Çağı:Metinle değilse bile,varlığı bilinen Türk boylarının veya Türklüklerinden artık emin olunan bazı kavimlerin dillerini içine alan bir devirdir.Hükümdar ve yer adları,yabancı kaynaklarda geçen kelime ve özel adlarla belirlenen Hun, Bulgar, Avar, Hazar vb.Türk kavimlerinin dillerini yani Türk lehçelerini buraya sokabiliriz.Daha eski çağlarda batıya göç eden bu Türk boylarının dilleri de,bugün için kastedilenden farklı anlamda ‘Batı Türkçesi’ sayılmaktadır.Başka bir deyişle dil bilginleri daha bu devirde Türk dilini ‘Batı’ ve ‘Doğu’ olmak üzere,iki büyük bölüme ayırmaktadırlar.Bunlar arasında l / ş ve r / z ses değişmelerine göre,batıdakine lir-Türkçesi, doğudakine şaz-Türkçesi de denilmiştir.



  Karaçay-Malkarlılar kendilerine Tavlu (Dağlı), dillerine de Tavça yada Tav Til (Dağ Dili) adını verirler. Gerçekten de Karaçay-Malkar dilinin dağ yaşantısı ve doğa tarminolojisi açısından zenginliği dikkati çekmektedir.

TÜRKÇE'deki R-Z değişimi keyfi değildir. OGUR-OĞUZ aynı şeyi ifade eder ama R ile telaffuz "yakın belirli bir saha, o sahadaki hareket" anlamını verdiği halde, Z ile telaffuz "daha geniş bir saha"yı belirtir. Örnek olarak, FİN-OGURLAR belirli bir mıntıkada yaşıyan TÜRK boyunu gösterebiliriz. Halbuki OĞUZLAR bütün Orta Asya'ya, İran'a ve Anadolu'ya yayılmışlardır.
Aynı şekilde TÜRKÇE lehçelerinde V-Ğ değişimi görülür: dağ=tav, sağ=sav, beğ=bey gibi...
Divan’da ön sesteki b->m- değişimi açısından, Oğuzca, genellikle b- yanındadır. Kaşgarlı Karahanlı Türkçesindeki men (ben), mün "çorba", mayak "pislik" biçimlerine karşı Oğuzca için ben, bün (Div. Terc. I, 31) ve baynak "pislik" (c. III, 175-13) biçimlerini vermiştir. Ama buna karşın yer yer Oğuzca olarak gösterilen m’li örnekler de vardır. muñar "pınar" (III, 376) gibi. Oğuzca bekleş- ve beklet- eylemlerinin açıklaması yapılırken verilen cümleler ol maña at bekleşti "o bana at gözlemekte yardım etti" (II., 203-204), men at beklettim "ben at beklettim" (II, 341) biçimindedir. Yine Oğuzca aşat- eylemi için ol maña aş aşattı "o bana yemek yedirdi" (I, 210-4) cümlesi kullanılmıştır. Buna daha başka örnekler de eklenebilir. Divan’da ses yapısı farklı olmayan sözcükler için bir açıklama yapılmadığına göre bu dönem Oğuzcasında ön seste b-’li sözcükler yanında m-’li sözcüklerin de varlığını kabul etmek gerekiyor.

Aynı durum karışık dilli yapıtlar için de söz konusudur. Behçetü’l-Hadaik’ta b->m- açısından m-’li biçimlerin baskın olduğunu; ancak, bunun yanında beñ (228-21), beñgü (279-15), beñiz (189-9) gibi b-’li örneklerin de bulunduğunu belirtiyor. Buna m-’li şekiller için men, maña, anuñça (241-3), meñiz (191-1,2), meñgü (163-24) ve meñze- (11-18, 15-2) biçimlerini de ekleyebiliriz.

Aynı durum Kudurî Tercümesi için de söz konusudur. Yapıtta ben (15b-15), benüm (43b-12), beñzer (41b-16), bindürdüñ (60a-10), biñ (65a-2) vb. biçimler yanında men (11b-15), menim (36b-4), munuñ (3b-11), mundan (6b-10), meñzer (5b-10) vb. biçimler de yer almıştır. Ali’nin Kıssa-i Yusuf’unda da bu ikili durum göze çarpmaktadır.

3. Ayırıcı nitelikteki bir başka özellik de ön, iç ve son seslerdeki b>v değişimidir. Kaşgarlı Mahmut, Karahanlı Türkçesinde b ile f arasında boğumlanan çift dudak w ünsüzünün Oğuzlarda diş-dudak sesi v’ye dönüştüğünü belirterek ab>av (I, 31-32) eb-ev (göst y.) örneklerini vermiştir. Yapıtın başka yerlerinde de Oğuzca kaydıyla tavar "cansız mal" (I, 362), savaş (II, 82), savçı "sözcü" (III, 325), sewük (I, 92), sevün- (III, 153), yavlak "kötü" (III, 43) vb. sözler yer almıştır. Bu durum b>v değişiminin yalnız iç ve son seslerde gerçekleştiğini gösteriyor. Nitekim ön seslerdeki b’ler bar "var", bar- "varmak", bar! "git!", bardım "gittim", baran "varan" (I, 31, 33, 339), bir- "vermek", bol- "olmak" (II, 45-47 arası) gibi örnekler ile koruna gelmiştir.

Behçetü’l-hadayık’ta da ön ses b’leri aynı biçimde korunmuştur: bar128-5, 139-19), bar- (105-12, 158-23), barış- "görüşmek, konuşmak" (29-6); bir- "vermek" (70-4, 116-2) vb. Kudurî Tercümesi'nde de bar "var" (34a-17), bar- "varmak" (3a-6), barmaga (112a-7), birge "verecek" (8a-12), birsün "versin" (64b-2), bolga "olacak" (53a-15), bolur (93b-11) gibi sözler aynı durumu yansıtmaktadır.

Yorumlar