Türk, Türkçesini ihmal etmemeli / S.Burhanettin AKBAŞ

Ali Şir Nevai, Muhakemetü’l-Lugateyn isimli eserinde Türkçe ile Farsçayı karşılaştırmış ve Türkçenin Farsçadan üstün bir dil olduğu görüşüne varmıştı. Bu eserde Nevai şu görüşleri dile getirmiştir:
“Türkün bilgisiz ve zavallı gençleri güzel sanarak Farsça şiir yazmaya özeniyorlar; bir insan geniş ve iyi düşünse Türkçede böylesine genişlikler, zenginlikler durup dururken bu dille şiir söylemenin daha yerinde, daha kolay olacağını anlar... Ana dilimin üzerine dalınca gözlerime on sekiz bin evrenden daha yüksek bir evren göründü.”
Ali Şir Nevai’nin bahsettiği konuları şöyle anlayabiliriz:
1.Türkçenin seslerinde mükemmel bir ahenk ve musiki vardır.
2.Türkçenin yapısında ve işleyişinde mükemmele varan bir sistematik vardır.
Türkçede sekiz tane ünlü vardır. Türkçedeki ünlü sayısı diğer dillerden fazladır ve bunun getirdiği bir sonuç olarak diyebiliriz ki Türklerin çene ve ağız yapısı bütün sesleri rahatça çıkarabilecek durumdadır. Türkler, dünyadaki bütün dilleri en iyi şekilde kullanabilen ve en doğru şekilde telaffuz edebilen bir millettir.
Türkçenin ilk örneklerinden bu yana görülen odur ki, dilimiz müthiş bir kafiye sistemine dayanmaktadır. Düzyazı örneklerinde bile iç kafiye veya iç ahenk dediğimiz aliterasyon örneklerine sıkça rastlanır. Her dilde olduğu gibi Türkçe kelimelerin de vurgusu, tonlaması ve musikisi vardır. Bahçede oyun oynayan çocuğuna “Ayşe, koş, koş, koş” diye seslenen bir anne tabii bir şekilde Türkçenin müziğinden faydalanır.
Türkçenin yapısındaki ve işleyişindeki sistematiğe gelince, bu konu hakkında İngiliz dil bilgini Max Müller şunları söylemektedir:
“Türkçe bir dil bilgisi kitabını okumak, bu dili öğrenmek niyetinde olanlar için bile bir zevktir. Türlü dil bilgisi kurallarının belirtilmesindeki ustalık, isim ve fiil çekim sistemindeki düzenlilik, dilin tüm yapısındaki saydamlık, kolayca anlaşabilme yeteneği, insan zekasının dil aracılığıyla beliren üstün gücünü kavrayabilenlerde hayranlık uyandırır.”
Max Müller gibi bir başka dil bilgini Jean Dany de şunları ifade etmektedir:
“Türklerin sadece kendi yaratılışlarından gelen içgüdülerle yarattığı bu dili, hiçbir bilginler kurulunun yaratması düşünülemez.”
Türkçe sınırsız bir sözcük türetme imkanına sahip olağanüstü bir dildir. Maalesef, Türkçenin söz varlığında bulunan ve TDK’nın Derleme ve Tarama Sözlüklerinde tesbit edilen 120 bin kelimenin yazı dilinde yarı yarıya azalarak TDK’nın yayınladığı Türkçe Sözlükte (1988) 60 bin kelimeye kadar düştüğü görülür. Halk ağzındaki Türkçenin o nefis örneklerini yazı diline aktaramadığımız için; teknolojik gelişmelere ait yeni sözcükleri zamanında üretemediğimiz için Türkçeyi adeta fakirliğe mahkum ediyoruz.
1.Türkçe işyeri adları kullanmak adeta kaba ve geriliğin işareti sayılıyor.
2.İnsanlarımız özenti yoluyla Batı dillerinden sözcükler kullanma eğilimindeler.
3.Yeni teknolojilere Türkçe karşılıkları zamanında üretemiyoruz.
Almanya, Macaristan ve 1994 yılında da Fransa “dil gümrüğü” adı verilen ve dillerini yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak için bir dil yasası çıkarttılar. Fransızların dil yasasında “Bir malın, ürünün ya da hizmetin adında, sunuluşunda, tanıtılmasında, Fransız dilinin kullanılması zorunludur.” şeklinde bir madde vardır.
Halbuki ülkemizde bu alanda da tam bir başıboşluk vardır ve adeta insanlarımız kendi dillerini hor görmekte, işyerlerine yabancı isimler bulmakta, konuşurken ve yazarken yabancı sözcükleri tercih etmek bilginin ve ilerici olmanın göstergesi sayılmaktadır. Bunda televizyon ve gazetelerin de etkili olduğu ve bu özentiyi teşvik edici yayınlar yapıldığı görülmektedir.
Anlaşılan odur ki, tarihin birçok dönemlerinde hor görülen dilimiz yine Anadolu halkının bu dile sahip çıkmasıyla asıl işlevini yürütecektir. Türk Milleti, Türk dili sayesinde var olmuştur ve bundan sonrada Türk dili sayesinde var olacaktır. Türkler, dilleriyle tanımlanırlar: Türkçe konuşan halklara Türk adı verilir. Tarih bize göstermiştir ki, Türkçeyi unutan her Türk topluluğu Türklüğünü de unutmuştur.
Konunun özeti şudur: Türkçe var olduğu sürece Türk Milleti de var olacaktır. Türk Milleti de varlığının teminatı olan Türk dilini bu derece ihmal etmemelidir.

Yorumlar