Kırgızlar Türk boyu mu?

Kırgız'ın yetenekli bilgini sevgili Nurdin Useev "Kırgızlar Türk Boyu mu?" başlıklı bir paylaşım gerçekleştirdi. Paylaşımın Türkiye Türkçesi;

"Kırgızlar Türk boyu mu?
Tarihi kaynaklara ve "Manas" destanına göre.
Bu soruyu cevaplamak için tüm duygularımızı bir araya getirip, tarihi kaynaklara tamamen bilimsel açıdan bakmamız gerekiyor. Kırgızların kökeni hakkında Türkçe, Çince, Arapça, Farsça ve Latince yazılmış tarihi kaynaklara bir göz atalım:
1. Karahanlı Türkçesiyle yazılan "Divanu lugat'it-Türk’te (MS 1072-1077) Kırgız etnik adı:
a) Kırkız, Kıfçak, Oğuz, Tohsı, Yağma, Çigil, Uğrak ve Çarık'ların ortak ve saf tek bir Türk dili vardır (DLT, I: 30).
b) Kırgızlar Türklerin bir boyudur (DLT, I: 458).
"Divanu lugat'it-Türk"te Kırgız etnonimi ile ilgili bilgileri özetlersek şu şekilde olacaktır: Kırgız etnonimi, Türk halkının yirmi ana kabilesinden biridir. Saf Türkçe konuşan ve Çin'e yakın bir yerde bulunurlar.
2. Abulgazi Bahadır Han'ın "Şecere-i Türk" ve "Şecere-i Terakime" (MS 1663-1665) Çağatay Türkçesi eserlerinde Kırgız etnonimi:
"Oğuz Han'ın Kırgız adında bir torunu vardı, (bu millet) onun soyundandır."
Bu metinde Kırgız kelimesi, Türk halkının efsanevi atası Oğuz Han'ın torununun adı yani bir antroponim ve onun soyundan gelen halkın adı olan etnonimdir.
3. Antik Çin eseri "Çhou Şu (Çhou Hanedanlığı Tarihi)"da Kırgız (kigu/tsigu - kırkur/kırkut/kırkuz) etnonimi (MS 636):
"Türklerin ataları Sak ülkesinden gelip Hunların kuzeyine yerleşmişlerdir. Kabile beyini adı on yedi erkek kardeşin en büyüğü olan Abangbu'dur. Kardeşlerden birinin adı Yiji Nishidu idi ve bir kurttan doğmuştu. Abangbu biraz kibirliydi ve memleketi sonradan düştü. Nishidu onlardan farklı ve özel niteliklere sahipti. Rüzgarı çağırıp yağmur yağdırabiliyordu. Efsaneye göre iki kadınla evlendi, bunlardan biri Yaz Tanrıçası diğeri Kış Tanrıçası'nın kızı idi. Eşlerinden biri hamile kaldı ve dört erkek çocuk doğurdu. Bunlardan biri ak kuğuya dönüştü. Birinin Abakan ve Enesay nehirleri arasında ülkesi varmış, adı Kırgız (Qigu) imiş. Birinin ülkesi Enesay nehri üzerindeyken, en büyüğü Batı Sayan Dağı'nda yaşarmış. Abangbu soyuna mensup diğer insanlar da dağın zirvesinde yaşarmış. Ayrıca soğuktan da acı çekiyorlarmış. Sular kapladığından, yerler ıslakmış, büyük oğul ateş yakmış, onları ısıtmış, herkese yardım etmiş, daha sonra herkes saygıdeğer büyük oğlu başa getirmişler. Adı Türk imiş. Bu o zamanki Nodulu Şad'mış.
Bu metinde Türk halkının kökenine dair bir efsane anlatılmaktadır. S. G. Klyaştorny bu efsaneyi doğruluk payı olan tarihi bir kaynak, tarihsel önemi şüphe götürmez olarak değerlendirmiştir, (Klyaştorny, 1964: 103). B. Ögel, bu efsanenin eski Türk halkları tarafından resmi olarak kabul edilen bir "devlet efsanesi şecere" olduğuna inanmaktadır (Ögel, 1993: 28). Söz konusu efsanede Cigu/Kigu (kırkur/kırkut/kırkuz) adı verilen Kırgızlar, kurttan doğan İçjini-nişydu'nun dört oğlundan biri olarak anlatılırken, daha sonra Türk'ün küçük kardeşi olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda devletin Abakan ve Kem (Enesay) nehirleri arasındaki bölgede de kendi hâkimiyetini sürdürdüğü bildirir. Yani B. Ögel ve S. G. Klyaşhtorny gibi otorite bilim adamları tarafından kadim Türk halklarının kökenine dair tarihi hakikati taşıyan bir "devlet efsanesi şecere" olarak kabul edilen efsaneye göre Kırgızlar, Türk halklarından biridir ve bunların en eskisi olarak kabul edilir.
4. Arapça Ebu Dulaf'ın "Risale"sinde Kırgız (Hırhız) etnonimi (MS 10. yüzyıl)
"Hırhız ülkesi. Kırgızlar bir Türk boyudur. Ülkeleri arasında bir ay mesafe vardır. Herkesin itaat ettiği bir hükümdarları vardır. O onların işlerinde bilgilidir; onun huzurunda sadece 40 yaşını dolduranlar oturur. Özel bir konuşmaları var, dualarda kullanılırlar. Güneye dönüp dua ederler."
Gördüğümüz gibi Ebu Dulaf, Kırgızları bir Türk kavmi olarak sunmuş ve onların hükümdarları olan bir halk, yani devleti olan bir halk olduklarını belirtmiştir. 
5. Nikolas Witsen'in Latince "Rus İmparatorluğunun Yeni Haritası"nda (1600?) Kırgız etnonimi
"Yenisey Nehri'nin doğusunda, yaklaşık 60° kuzey enleminde yaşayan insanlara girin; önceden tek bir hükümetleri olduğu doğrudur, ancak şimdi kendi çıkarları doğrultusunda çok daha küçük yöneticilerin yönetimi altındadırlar. Bunlar özgür insanlardır, ve Majestelerine haraç vermeleri gerektiğini düşünmezler ve savaşa katılmak ve onların taleplerine boyun eğmek zorunda kalırlar. Bu huzursuz, cesur, kahraman, inatçı bir Tatar (Türk) halkıdır. Onlar iyi asker-atlılardır, mızraklar, vücutlarının her tarafında demir halkalardan yapılmış plakalar ve zırhları var. Bazen iki veya üç tane giyerler. Çoğunlukla köylerde yaşarlar, Kalmak konuşurlar, ayrıca Kırım-Tatarca konuşurlar."
N. Vitsen'in topladığı ve kitabında anlattığı coğrafi konumlara ve etnik koşullara göre Kırgızlar, Güney Sibirya, Altay ve Ala-Too gibi birbiriyle komşu olan bir bölgede yaşayan Türk (Tatar) kökenli tek bir nüfustur.. Çünkü N. Vitsen, söz konusu bölgede yaşayan Kırgızları bölünmez tek bir nüfus olarak tanımlar. Kırgızlar, Türk dillerinin bir parçası olan Kırgız dilini konuşuyordu. Çünkü N. Vitsen, Kırgızların kendilerine ait bir dilleri olduğunu ve Kırım Tatar dilini konuştuklarını yazdı. Kırım Tatar dili olarak anılmasının nedeni Kırgız dilinin Türk dilleri arasına girerek Kırım Tatarlarının diline benzemesidir.
Şimdi gelelim halkımızın sözlü tarihi olan "Manas" destanına:
1.S. Orozbakov
Kırgızın temeli Türktür.
Çok eski zamanlardan beri,
Zorluk çekip yaşamış.
2.S. Karalayev
Gözlerim Pekin'e geçse,
Geride kalan kalın Türk,
Günü ne olacak diye.
3. Jusup Mamay
Aban Koşoy sevindi,
Acı bir şekilde gülerek:
Adımı duysaydın kalırdın.
Kendim Kırgız, köküm Türk.
Atım Koşoy, dinle.
4. Togolok Moldo
Türk oğlundan yayılan
Tümen Kırgız eli var
Birlikte Türkistaneli var,
Onun Manas alpı var.
Yukarıdaki tarihsel verilere ve folklor inanışlarına göre Kırgızlar, Türk kökenli bir halk olarak tanımlanmaktadır.
Şu anda Türk olarak bilinen Türkiye Türklerinin bu ismi resmi olarak ancak 20. yüzyılın başında aldığını belirtmek gerekir. Onlar da aynı zamanda Türkler olarak bilinen süper insanların Oğuz grubuna girerler.
Barsbek Kağan'a karşı savaşan kadim Türk halkı bize yabancı ve düşman değildir. Zira kompozisyonunda ana kavimler olarak kabul edilen Tölös ve Pugu kabileleri şimdi ülkemizde Döölös ve Bugu olarak yaşamaktadır."

Yorumlar