SEViNÇ ÇOKUM
(25 Ağustos 1943-):
Yazar. İlk ve ortaokulu İstanbul'da okudu. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1970). Bir süre edebiyat öğretmenliği yaptı.
1975'te öğretmenlikten ayrılarak kendisini edebî çalışmalara verdi. Türk
Edebiyatı dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yürüttü, Türkiye gazetesinde
yazdı.Sevinç Çokum edebiyat dünyasına hikâye ile girdi. Hikâyeleri Hisar, Türk
Edebiyatı, Töre dergilerinde çıktı. Sonra Romana yöneldi. Sosyal ve tarihî
romanlar kaleme aldı.Hikâyelerinde İstanbul'un gelenekçi semtlerinin sosyal
yapısından kesitler verdi; yalnızlığı ve dayanışmayı işledi. Ruh tahlillerine
girerek kahramanlarının duygularını akıcı ve dokunaklı bir dille tasvir
etti.Romanlarında sosyal konuların yanında tarihî konulara da ağırlık vermiştir.
Türk kimliğinin üzerinde durarak esir Türklerin ıstıraplarını dile getirmiştir.
Hikâyeleri: Eğik Ağaçlar (1972), Bölüşmek (1974), Makina (1976), Derin Yara
(1984), Onlardan Kalan (1987). Bu hikâye kitapları yeni düzenlemeyle Ötüken
Neşriyat arasında şu isimlerle yayınlandı: Bir Eski Sokak Sesi (1993), Evlerinin
Önü (1993), Onlardan Kalan (1993). Romanları: Zor (1977), Bizim Diyar (1978),
Hilâl Görününce (1984), Ağustos Başağı (1989), Gülyüzlüm (1989), Çırpıntılar
(1991). Senaryoları: Beyaz Sessiz Bir Zambak (1987), Yeniden Doğmak (1987).
Radyofonik eserleri: Hilâl Görününce, Ağustos Başağı, Nefise Hatun.
ESERLERi:
BEYAZ BiR
KIYI
Beyaz Bir Kıyı, Sevinç
Çokum'un 4 yılda kaleme aldığı, aslında bir romanının ayrı ayrı bölümleri de
diyebileceğimiz hikâyelerinden oluşuyor. 1994 yılında Fas'a giden yazar, bu
ülkeyi coğrafyası, insanları, manevî atmosferi ve sanatları açısından tanıdıktan
sonra Beyaz Bir Kıyı'yı yazmağa karar verdi. Mağrib'in kendisine has kokusunu,
rengini, ruhunu eserine katan Çokum, Beyaz Bir Kıyı'da, dünyevî aşk ve istekler
boyutunun ötesindeki arayışları dile getiriyor. İki insanın dostluğu ile
birlikte Hak dostluğunu, gül motifinin arkasında Peygamber sevgisini ebru
dalgalanışı bir anlatımla sergiliyor.
GÜZELE BAKAN
KARINCA
Güzele Bakan Karınca,
Sevinç Çokum'un 1990'dan bu yana Türkiye Gazetesi'ndeki haftalık "Edebiyat
Sohbetleri"nden seçilmiş yazılarıdır. Çokum, bu yazılarında edebiyatla birlikte
dil, tarih, sanat, gelenek ve görgüler, "İstanbul Özlemi" eskinin terkibi ile
yeniyi oluşturmak, insan, çocuk, hayvan sevgisi üzerinde yoğunlaşmış,
inancımızdan renkler taşımıştır.
KARANLIĞA DİRENEN
YILDIZ
Sevinç Çokum,
Karanlığa Direnen Yıldız'da Türk siyasî hayatının önemli durağı 27 Mayıs 1960
askeri darbesinin çerçevesi içinde farklı kişilikleri sergiliyor. Aynı apartmanı
paylaşan dostların, yakınların ayrılan sofraları, dahası ihanetler, iki
yüzlülükler, uydu vicdanlar... Özellikle anlatım ve tahlil ağırlıklı romanı yer
yer Yunus Emre dilinin zenginlikleri besliyor. Yazarın kendisinin ve tanıdığı
gerçek kişilerin de yer aldığı romanın asıl çıkış noktası bugün medya dediğimiz
şartlandırma, yönlendirme gücünün o yıllarda da insana el atışıdır. Onun için
kahramanımız Feridun katıksız, dürüst, kendi kararlarını kendisi verebilen
insanın arayışı içindedir. Sürü olmak yerine birey olma sevdası. Ama Feridun'un
benliğindeki kargaşada yer alan bir başka sevdası daha vardır... İncenaz Abla,
Çokum'un, hikâyelerindeki titizliğini aktardığı bu romanı el değmemiş konusu,
(özgünlüğü) yaşanmışlığı ve anlatım özelliği ile yeni bir
aşamadır
ROZALYA ANA
Rozalya Ana, Sevinç
Çokum'un daha önceki İstanbul hikâyelerinden farklı olarak Kırım'dan, Anadolu il
ve köylerinden görüntüler taşıdığı son hikâye kitabı. Sevinç Çokum, bu kitabında
sürgün Kırımlı Raziye'nin (Rozalya Ana) toprağına yerleşme çabası içinde kendi
varlığını anlamağa başlamasından yola çıkarak varoluşun hangi değerlerle
bütünlendiğini araştırır. Sadece büyük şehirlerde değil, Anadolu şehir ve
köylerindeki sosyal değişim içersinde eğrilikleri görerek, yarının endişeleriyle
bugünün çıkmazlarında çıkış noktaları arar. Günümüzde materyalist çıkarcı
anlayışın kurallaşmasına karşılık Kütahyalı Kız'la sembolleşen katıksız,
çıkarsız sevgi ayakta durabilecek mi? sorusu etrafında dönen Sevinç Çokum,
modern hikâyesine kendi kültür motiflerimizi, menkıbelerden ve halk
hikâyelerinden süzülmüş renkleri katmaktadır. Hikâyeler varoluş ve yokluk
çizgisinde durarak yer yer tasavvufla bezenir.
BİR ESKİ SOKAK
SESİ
Sevinç Çokum'un ilk
hikâyeleri olan Bir Eski Sokak Sesi ferdî ve sosyal meseleleri şiirli bir
anlatımla ve yaşanmışlıkla işlemektedir. Yazarın yayımlandığı yıllarda hayli
ilgi uyandıran bu hikâyeleri büyük şehrin dar ve eski sokaklarının insanlarını
zengin iç dünyalarıyla anlatıyor.
ONLARDAN
KALAN
Sevinç Çokum'un
olgunluk çizgisindeki hikâyelerinin toplamı olan Onlardan Kalan, yine İstanbul
dekoru içersinde kültür değişiminin pençesinde kaybolmakta olan erdemleri
anlatıyor. Üslûbundaki derinleşmeyi belirleyen bu hikâyelerde Sevinç Çokum
kendine has duyarlılığı ile kalıcı olan güzellikleri desteklemeğe
çalışmaktadır.
EVLERİNİN
ÖNÜ
Sevinç Çokum'un fikir
ve duygu ağırlığını bir arada yansıtan hikâyeleri Evlerinin Önü 1980 öncesi
bunalımlı günlerin ürünüdür. Yazar o karanlık atmosfer içersinde sevgiye
dayanarak toplumumuzdan ve yakın tarihimizin içinden kesitler vererek dünden
bugüne geçişlerle insanımızı değerlendirir.
HİLAL
GÖRÜNÜNCE
Sevinç Çokum'un bu
romanı, Türk dünyasının Kırım'la ilgili bir dilimini ele almıştır. 1853-1865
Kırım Harbi yıllarında Osmanlı Kırım yakınlaşması sırasında, Kırımlı Nizam Beyin
kendi toprağına tutunma çabasının işlendiği romana Kırım Türklerine has renkli
örf ve adetlerin hâkim olduğunu görmekteyiz... Nizam Beyle birlikte romanın
diğer kişileri Arslan ve Giray beyler, Şirin Gelin, romana orijinallik katan
"anlatıcı" Felekzede Ârif Çelebi karakterlerinin güçlü çizgileri, iç
dünyalarının zenginlikleriyle yazarın olaydan bireye giden roman anlayışını
ortaya koyarlar. Sevinç Çokum'un romanda belli bir noktaya ulaştığı Hilâl
Görününce, Türk Edebiyatında önemli bir yeri doldurmaktadır.
AĞUSTOS
BAŞAĞI
Ağustos Başağı'nda
yazar, Millî Mücadele yıllarını ele almıştır. Olayları, Osmanlı Devleti'nin
beşiği Söğüt ön planda olmak üzere, Batı Cephesi'nin diğer bölgelerine de uzanan
bir coğrafya içerisinde değerlendirmektedir. Cepheyle cephe gerisi belgelerden
ve gerçek kişilerden alınan bilgilerden yola çıkılarak anlatılmış ve
yorumlanmıştır.
ÇIRPINTILAR
Çırpıntılar, yazarın
üzerinde durduğu "parçalanmış aile"ler ve göç dramının bir başka kesitidir.
Çokum bu romanında Avustralya'ya göç etmiş üç kişilik bir ailenin ayakta durma
savaşını, bu savaşın nelere mal olabileceğini, kendi ülkelerine dönüşlerinde
yaşayacakları uyumsuzlukları anlatır. Sevinç Çokum Çırpıntılar'da Türk romanı
için yeni, sıcak ve unutulmaz kişilikler çizmektedir
BİZİM
DİYAR
Bizim Diyar, Sevinç
Çokum'un ikinci romanı. Yazar bu romanıyla yakın tarihimizden önemli bir kesiti
günümüze getirmektedir. Osmanlı imparatorluğunun çöküş yıllarını, Balkan Savaşı
ve Rumeli göçlerini ele alan yazar, bu kopuşu derinden yaşamış olan yakınlarının
hikâyesini o çevreden seçtiği canlı karakterlerle romanlaştırmıştır. Bizim
Diyar'ın bir özelliği de kaybedilen Rumeli'ye ait kültür mirasının İstanbul'a
uzanmış çizgilerini yansıtmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder