PARAGRAF
Paragraf, bir düşünceyi
tam olarak anlatabilmek için bir araya getirilen cümleler topluluğudur. Yani
paragrafın bütün cümleleri aynı konuyu işler ve aynı düşünceyi açıklar ya da
destekler. Tek bir düşünce etrafında oluştuğundan kendi içinde bir bütünlük
gösterir; kendinden önceki ya da sonraki paragraflara bir bağlılık göstermez.
Bu konudaki sorular
paragrafın değişik özellikleriyle ilgilidir. Genellikle paragrafın ana
düşüncesi, yardımcı düşünceleri, konusu, başlığı sorulur ya da paragrafın oluşturulmasıyla
ilgili özellikler üzerinde durulur. Bir veya iki tane soruda da paragrafın
anlatımıyla ilgili bilgiler sorulabilir.
Paragraf sorularının
çözümünde bazı noktalara dikkat etmeliyiz. Bunlardan en önemlisi paragrafa
yorum karıştırmamaktır. Paragrafı okurken önyargılarımızı, kabullerimizi bir
kenara bırakıp paragrafta sözü edilenler üzerinde durmalıyız. Bazen bize göre
çok yanlış bir düşüncenin doğruluğu savunulabilir. Paragrafta ne savunulursa
onun doğru olduğu kabullenilerek soruya yaklaşmak gerekir.
PARAGRAFIN KONUSU
Paragrafta hakkında söz
söylenen düşünce, olay ya da durumlar konuyu verir. Konuyu bulmak için “Parçada
neden söz ediliyor?” diye sorabiliriz. Yani üzerinde durulan neyse konu da
odur. Bununla ilgili sorular değişik soru kökleriyle karşımıza çıkar.
“Bu parçada
aşağıdakilerden hangisinden söz edilmektedir?”
“Bu parçanın konusu
aşağıdakilerden hangisidir?”
“Bu parçada
aşağıdakilerden hangisinden yakınılmaktadır?”
gibi sorular konuyu
sorar.
Parçada konuyu soran bir
diğer soru şekli de paragrafın bir soruya cevap olarak verilmesidir. Elbette
bunlarda yazara sorulan sorunun konusu neyse cevap da o konuda olacaktır.
Konumuzun paragraf
olması, konu, başlık, anadüşünce vs. gibi soruların sadece paragraftan olacağı
anlamına gelmez. Bazen bir şiir parçası verilerek de bu tür özellikler
sorulabilir.
PARAGRAFIN BAŞLIĞI
Paragrafın bir düşünce
etrafında döndüğünü ve daima bir konudan söz ettiğini söylemiştik. Bir bakıma
paragraf, bir makalenin, bir denemenin, bir fıkranın küçültülmüş şekli gibidir.
Öyleyse nasıl bu tür yazıların bir başlığı varsa, paragrafın da bir başlığı
olur. Ancak yazı başlıklarının dikkati çekme, ilgi uyandırma ya da şaşırtma
gibi özellikleri vardır. Oysa paragrafın başlığı bu amaçla seçilmez. Konuyu en
iyi şekilde yansıtan bir veya birkaç söz başlık olarak belirlenir.
PARAGRAFIN ANADÜŞÜNCESİ
Anadüşünce, parçada
yazarın okuyucuya vermek istediği mesajdır. Buna yazarın paragrafı yazma amacı
da diyebiliriz. Her paragrafın belli bir anadüşüncesi vardır. Bu düşünce bazen
paragrafın herhangi bir yerinde bir cümle halinde verilir. Diğer cümleler bu
düşünceyi açıklar ya da destekler. Bazen ise belli bir cümleyle verilmez,
paragrafın bütününe sindirilir.
Paragrafın
anadüşüncesini bulabilmek için kendimize “Yazar bu parçayı hangi amaçla yazdı?”,
“Bize ne demek istedi?” gibi soruları sorabiliriz.
Anadüşünce, değişik soru
biçimleriyle karşımıza çıkar.
“Bu paragrafın
anadüşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?”
“Bu paragrafta
anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?”
“Bu parçada aşağıdakilerden
hangisi vurgulanmıştır?”
gibi sorular
anadüşüncenin sorulduğu soru tiplerinden bazılarıdır.
Anadüşünceyi veren
cümleler kesin bir yargı bildirir, açık ve anlaşılır bir anlam taşır.
Anadüşünce, parçada sözü
edilenleri en kapsamlı bir biçimde bildirir. Parçada olmayan konular anadüşünce
içinde yer almayacağı gibi, parçanın bir kısmını bildiren cümleler de
anadüşünceyi vermez. Parçanın tümünü kapsayacak biçimde olması gerekir onun.
“Bir dilin söz
dağarcığıyla o dili konuşan toplumun yaşama biçimi arasında çok sıkı bir ilişki
vardır. Sözgelimi sözcük sayısı Türkçeye oranla çok fazla olan İngilizcede
yeşil için birkaç sözcük bulunurken, Türkçede, doğayla içli dışlı olmanın bir
sonucu olarak yosun yeşili, çağla yeşili, tirşe, ördekbaşı gibi birçok sözcük vardır.
Bunun gibi, söz dağarcığını oluşturan öğelerin somutluğu, soyutluğu da yine
toplumun yaşama biçimine bağlıdır.”
Yukarıdaki parçaya
baktığımızda toplumun yaşayış biçimiyle söz dağarcığı arasında ilgi kurulduğunu
görürüz. Yazar bize vermek istediği mesajı ilk cümlede vermiş. Daha sonra
“sözgelimi” diyerek ileri sürdüğü bu düşünceyi örneklendirmiş. İlk cümlenin
genel ve kesin bir yargı bildirmesi de anadüşünceyi vermesinin diğer bu
yanıdır. Bu parçadan “Türkler doğayla iç içe yaşadığı için doğayla ilgili birçok
sözcüğe sahiptir.” yargısını çıkarabiliriz. Ancak bu yargı anadüşünce olmaz;
çünkü parçanın sadece bir kısmını karşılar. “Söz dağarcığının genişliği
toplulukların gelişmişlik düzeyini gösterir.” gibi bir yargı ise gerçekte doğru
olsa bile parçada sözü edilmediğinden parçanın anadüşüncesi olamaz.
PARAGRAFIN YARDIMCI
DÜŞÜNCELERİ
Her paragrafın tek bir
konu üzerinde durduğunu ve bir anadüşünce etrafında döndüğünü söylemiştik.
Paragrafta bunun dışında, anadüşüncenin daha iyi açıklanmasını sağlayan, onu daha
belirgin hale getiren, işlediği konunun sınırlarını çizen düşünceler de vardır.
Bu düşüncelere de paragrafın yardımcı düşünceleri denir. Bir paragrafta
anadüşünce bir tane iken yardımcı düşünce sayısı birden fazla olabilir.
Yardımcı düşünceyle
ilgili sorular çoğu zaman olumsuz biçimdedir.
“Bu paragraftan
aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?”
“Bu paragrafta
aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?”
“Bu parçadan
aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?”
gibi sorular hep
yardımcı düşünceleri sormaktadır. Bir parça üzerinde yardımcı düşünceleri
inceleyelim.
Gündelik dil bilincimiz
ile algımız, ister istemez birtakım toplumsal kalıplarla koşullanmıştır. Oysa
şiirin, öykünün, romanın sunduğu kurmaca dünya, bizim yeni bir algı durumuna
girmemizi gerektirir. Gerçekte, okuma sırasında bir beklentiden ötekine, bir
varsayımdan ötekine geçerek sürdürdüğümüz bilinç etkinliği, bu yeni algı
konumunun aranışından başka bir şey değildir. Haşim’in şiirindeki karanfil,
bizim gündelik deneylerimizden tanıdığımız karanfil olmaktan çok uzaktır.”
Şimdi bu parçadan hangi
düşüncelerin çıkabileceğine bakalım.
a. Toplumsal kalıplar
algımızı ve bilincimizi koşullandırır.
b. Şiir, öykü, roman
gibi türler bize kurmaca bir dünyanın kapılarını açar.
c. Şiirin kurduğu dünya
ile romanınki birbirinden oldukça farklıdır.
d. Okuma sırasında
bilinç etkinliğimiz sürekli değişir.
e. Şiirin etkileme gücü,
düzyazıdan daha çoktur.
f. Gündelik hayatta
karşılaştığımız nesneler, şiirde karşımıza farklı nesneler olarak çıkabilir.
g. Haşim şiirinde
karanfili en güzel biçimde betimlemiştir.
Parçayı incelediğimizde,
şiirle romanın karşılaştırmasının yapılmadığını görürüz. Öyleyse c’deki cümle
parçadan çıkmaz. Eserlerin etkileme gücünden söz edilmediğinden e, Haşim’in
karanfili nasıl betimlediğinden söz edilmediğinden g parçadan çıkarılamaz.
Diğerlerine ise parçada yer verilmiştir.
PARAGRAFIN YAPISI
Paragrafın; bir
makalenin, denemenin ya da başka bir yazının küçültülmüş biçimi olduğunu önceki
sayımızda söylemiştik. Nasıl bu tür yazıların giriş, gelişme ve sonuç bölümleri
varsa, bir paragrafın da bu tür bölümleri vardır. İşte paragrafın yapısıyla
ilgili sorular böyle bir bölümlemeyi ortaya çıkarmak için sorulur.
Paragrafın yapısı
değişik soru biçimleriyle karşımıza çıkar.
v Bazı sorular paragraf
oluşturmayla ilgilidir. Yani bir paragraf oluşturabilecek cümleler dağınık
olarak verilir ve öğrencinin bunlardan bir paragraf oluşturması istenebilir. Bu
tip sorularda cümlelerin anlamca ve yapıca birbirine bağlanabilmesi
aranmalıdır.
v Bir paragraf kendi
içinde bir bütünlük oluşturur. Bu yüzden kendinden önceki veya sonraki
paragraflara yapıca bir bağlılık göstermez. Öyleyse paragrafın ilk cümlesi onu
kendinden önceki cümlelere bağlayan herhangi bir anlam veya bağlayıcı öğe
taşımamalıdır. Bir başlangıç ifade etmelidir. Aynı zamanda kendinden sonraki
cümlelere de anlamca bağlılık göstermelidir.
v Paragraf tamamlamanın
sorulduğu bir diğer soru tipinde de son cümle sorulur. Parçanın son cümlesi bir
bitiş bildirir. Ya anlatılanlardan bir sonuç çıkarılır ya da bir olayın
bitişini gösterir. Bu soruların çözümünde cümlelerin anlamca bağlılığı yanında
yapısal olarak bağlanmalarına da dikkat edilmelidir.
v Son yıllarda sorulan
paragraf oluşturmayla ilgili diğer bir soru tipi, paragrafın içine cümle yerleştirme
şeklindedir. Bu tip sorularda cümlelerin hem anlam hem yapı bakımından uygun
olduğu yer aranmalıdır.
v Gittikçe soru sayısı
artan diğer bir paragraf tipi, düşüncenin akışının bozulmasıyla ilgili
olanlardır. Bir paragrafın tek bir düşünceyi aktardığını, cümlelerin hep bu
düşünce etrafında döndüğünü önceki bölümlerde anlatmıştık. İşte bir paragraf
içinde, paragrafın düşünce bütünlüğüne uymayan cümle varsa, bu cümle anlatımın
akışını bozmaktadır.
v Düşüncenin akışıyla
ilgili bir diğer soru tipi de, parçanın iki paragrafa bölünebilmesiyle
ilgilidir. Bu tip parçalarda, parçanın bir bölümünde bir düşünce, ikinci
bölümünde başka bir düşünce işlenir.
v Bazı tip sorularda ise
düşüncenin akışı cümlelerin yanlış yerde bulunmasından dolayı bozulmuştur. Bu
tür sorularda numaralanmış cümlelerin uygun bir biçimde düzenlenmesi istenir.
PARAGRAFLARDA SORULAN KAVRAMLAR VE DUYGULAR
Bazı paragraf
sorularında kişilerin nitelikleri üzerinde ya da yazının özellikleri üzerinde
durulur. Bu tip sorularda seçeneklerde geçen kavramların duyu ve duyguların
bilinmesi gerekir. Bunlardan bazıları şunlardır:
Özgünlük: Başkasına benzememe, kendine has olma demektir. Parçalarda genelde
taklitçilikten kaçınma ve yenilikçi olmayla açıklanır.
Doğallık: Yapmacıksız, süs ve özentiden uzak, günlük hayatta olduğu gibi
olma demektir.
Duruluk: Açık ve anlaşılır olma, kapalı ifadelerden kaçınma, söylenmek isteneni imgeler arkasına gizlemeden anlatma demektir.
Duruluk: Açık ve anlaşılır olma, kapalı ifadelerden kaçınma, söylenmek isteneni imgeler arkasına gizlemeden anlatma demektir.
Akıcılık: Okuyucuyu sıkmayan, sürükleyici bir anlatıma sahip olma demektir.
Özlülük: Az sözle çok şey ifade edebilme, sözü uzatmaktan kaçınma demektir.
Yoğunluk: Birçok anlamı bir arada verme, anlam içinde anlam bulunması
demektir.
Kimi zaman da parçada
ağır basan duyu ve duygular sorulabilir. Duyu ve duyguyu birbirine
karıştırmamak gerekir. Duyu dışarıdaki nesneleri algılama yolumuzdur. Nesneler
beş duyu organıyla algılanır. Duygu ise içimizden geçen hislerdir. Sevinç,
keder, hoşgörülü olma, alçak gönüllülük...
Yorumlar
Yorum Gönder