KİTABIN ADI |
GÖNÜLÇELEN |
KİTABIN YAZARI
|
J. D. SALINGER
|
YAYIN EVİ VE ADRESİ
|
CAN YAYIN EVİ
|
BASIM YILI |
1990
|
1.KİTABIN KONUSU:
Ergenlik çağının içinde, yetişkin
dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenleri
konu almıştır yazar.
2.KİTABIN ÖZETİ:
Kitap Noel’de Holden’in başına
gelen olayları anlatmaktadır. Pencey Hazırlık’tan ayrılmasıyla başlar olaylar,
ingilizce hariç tüm derslerden sınıfta kalmış ve atılmıştır Holden. Okuldan
ayrılırken ve eve dönüş younda başına gelmedik şey kalmaz. Kaldığı odanın
yanında Ackley adında sevimsiz, pislik, düzensiz bir çocuk vardır; oda arkadaşı
ise Stradlater denilen yakışıklı, kendini beğenmiş, kızlardan başka işi olmayan
düzenbaz bir çocuktur. Bu çocugun bir geceyi Holden’in eski evden tanıdığı bir
kızla geçirmesi sonucu ikisi fena kapışacaklardır ve o gece Holden Pencey’i
terk edecektir.
New York’a gider Holden, daha tatil başlamadığından eve gidemez, ailesinin tepkisini cekmek istememektedir,bu atıldığı dördüncü okuldur ve aslında ailesinden çekinmektedir. Noel tatiline kadar dışarıda gezmeyi planlar ve bir otele yerleşir cebinde yüklü bir para bulunmaktadır ama pek düzenli ve sorumluluk sahibi olmadığından bu parayı savura savura bitirecektir. Otel odasında cüzdanında okulda birinden aldığı bir hayat kadınının numarasını bulur ve can sıkıntısından kadını arayıp buluşmak, en azından bir şeyler içmek ister ama bunu beceremez. Yaşının küçük olması başına büyük sıkıntılar getirmiştir Holden’in, o gece canı çok sıkkındır. Lobide üç kız görmüştür onların yanına gidip sohbet konusu bulduktan sonra hepsiyle dans eder otelden ayrılıp bir piyanisti dinlemeye bir bara gider. Güzel dans etmesini becerir Holden yakışıklı ve uzun boyludur fakat yaşının küçük olması ve geçirmekte olduğu ergenlik dönemi ve buna bağlı olaak yaşadığı ilişkiler sıkıntıya sokmaktadır kendisini. Gitttiği bar rahatça içki içebildiği ender yerlerdendir, fakat orada ağabeyi D. B.nin eski sevgilisini görmesi üzerine gecesi mahfolur ve orayı terkeder. Bu kızın yapmacık tavırları sinir etmektedir Holden’i.
Otele
geri döndüğünde asansörde görevli olan Maurice ile karşılaşır. Maurice ona bir
geceliğine, belirli bir ücret karşılığı bir kız ayarlayabileceğini söyler.
Holden kabul eder ama sonradan pişmandır buna ama artık iş işten geçmiştir. Kız
odasına geldiğinde yatmaz kızla, aralarındaki çok kısa olan diyaloğu sekse
çevirmeği uygun bulmaz, ücretini ödeyip kızı geri gönderir fakat sonradan
gelecek olan Maurice ile başı büyük derde girer ve ağır bir dayak yer.
Bu
olaylar üzerine ertesi sabah otelden ayrılır. Sally ile buluşmaya karar verir,
telefon edip eski kız arkadaşı olan bu kızla buluşmayı becerir. Kızı beklerken
iki rahibe ile tanışır, mutluluğun simgesidir bu iki rahibe kendisi için ve
bunlara cebindeki paradan yüklü bir miktar verir. Sally ile buluşunca bir oyuna
giderler. Holden oyun ve filmlerden nefret eder aslında oyuncular doğal
olmadığından, rol yaptıklarından sahtekarlardır hepsi, ağabeyinin bile
Hollywood’da filim senaryosu yazmasından hoşlanmaz. Ama Sally’i bu yolla ikna
etmiştir buluşmaya ve bir oyuna giderler. Oyunda Sally, Holden’in nefret
ettiği, eski bir erkek arkadaşını görür ve beraber dolaşırlar. Bunun üzerine
Holden gittikleri buz pateni sahasında Sally ile fena takışacak ve bir daha
görüşmeyecektir.
Ayrılınca
bir bara gidip felaket sarhoş olur ve kız kardeşi Phobe ile konuşmak için eve
kaçak olarak girmeye karar vermiştir, ayrıca parasızlık da eve gitmesini
gerektirmektedir. Phobe ile konuştuktan sonra ailesine görünmeden evden kaçar.
Öğretmeni Bay Antoli’nin evine gidip geceyi orda geçirir. Ertesi sabah, bu
ögretmeninin sapıkça tavırlarından rahatsız olduğu için orayı da terk eder.
Noel’e
iki gün kalmıştır, Phobe’den aldığı parayı da harcamak istemez Holden, birkaç
uçuk fikirle Phobe’ye bir not bırakır ve son kez görüşmek için onunla buluşur.
uzaklara gitmeyi planlamıştır. Fakat Phobe ile buluştuğunda ikisinin fikirleri
uyuşmayınca eve dönüp bu çılgın maceraya son vermeye karar verir.
Evde
hasta olarak bir dönem yatacaktır Holden, yeni bir okula başlayacaktır.
Ergenliğin verdiği bu çılgınlık onda bir hastalık halindedir ve bir içki içmeye
yetmeyen yaşı, duygusallığı ve hayalleri ile olgun dünyayı sorgulamaya devam
edecektir.
3.KİTABIN ANAFİKRİ:
Ergenlik döneminin getirdiği
düşünceler, bu düşüncelerin olgun dünyayı sorgulaması ve ikisinin arasındaki
anlaşmazlıklar tema olarak işlenmiştir.
4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE
ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Romanın her doneminde yeni
karakterler çıkmaktadır karşımıza bunlardan birkaçını ele alalım:
Holden
Caulfield: Baş kahramanımız olan bu genç çocuk ergenlik
döneminin getirdiği sorunlarla boğuşan, kendi dünyasında kendi kurallarıyla
yaşayan, sorumsuz, düzensiz, palavracı fakat sevilen bir karakterdir.
D.
B.: Holden’in
ağabeyidir. İyi bir yazardır kendisi. Hollywood’da filim ve kitap yazmakta ve
köşeyi dönmektedir.
Ackley:
Holden’in nefret ettiği yan oda arkadaşıdır. Düzensiz, pislik, pasaklı ve
sevilmeyen bir tiptir fakat Holden onun özlemini çekmektedir.
Phobe:
Holden’in kız kardeşidir. Çok zeki bir kızdır, Holden ile araları çok iyidir,
kızın zekiliği ve yaşından öte olan davranışları Holden’in çok hoşuna
gitmektedir.
5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ
GÖRÜŞLER:
Yazar olayları bir çocuğun
ağzından ele almayı çok iyi becermiştir. Onun ruh halini okuyucuya tam
anlamıyla vermektedir. Her okuyan kendinden bir parça, belki de kendini tümüyle
bulacaktır bu kitapta. Ve bence çoğu kişinin sandığı gibi kahramanımız Holden
deli falan değildir. Her çocuğun yaşadıklarının gizlenmemiş halini yansıtır
bize.
6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA
KISA BİLGİ:
J. D. Salinger (Jerome David
Salinger), 1 Ocak 1919’da New York’da doğdu. Manhattan’da, bir “modern klasik”
sayılan tek romanı The Catcher in
the Rye’daki (1951) Holden Caulfield’ın çocukluğuna benzer
bir çocukluk geçirdi. 1934-36 arası Valley Forge Askeri Akademisi’ne, 1937-38
arası Ursinus College ve New York Üniversitesi’ne gitti; 1939’da Columbia
Üniversitesi’nde yazı derslerine katıldı. 1941-48 arası Colliers, Esquire ve Cosmopolitan
gibi şık dergilerde yirmi öykü yayımladı, ancak 1954’ten beri bunların
yeniden yayımlanmasına izin vermiyor. (Yine de 1974’te korsan bir basın
yapıldı.) Zen-Budizm öğretisinden etkilenen Salinger, bunu yazdıklarına da
yansıttı. “Yeni dönem” öykülerinden oluşan Nine
Stories 1953’te yayımlandı.
1950’lerin ikinci yarısından
itibaren New Yorker’da yedi tuhaf
kardeşli Glass Ailesi’nin birbirine bağlı uzun öykülerini yayımlamaya başlayan
Salinger, bu öykülerinin ilk ikisini Franny
and Zooney adıyla 1961’de, sonraki ikiliyi ise Raise High the Roof Beam, Carpenters and Seymour: An Introduction adıyla
1963’te kitaplaştırdı. Glass ailesine ait son öykü “Hapworth 16,1924” ise New Yorker’ın 16 Haziran 1965 tarihli
sayısında kaldı.
Salinger, 1963’ten beri yeni bir
kitabı çıkmamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde
yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.
Yorumlar
Yorum Gönder