KİTABIN
ADI
|
BİR
KUCAK ÇİÇEK
|
KİTABIN
YAZARI
|
MEMDUH
ŞEVKET ESENDAL
|
YAYINE
EVİ VE ADRESİ
|
BİLGİ
|
BASIM
YILI
|
1965
|
1.KİTABIN KONUSU:
Bir savaş sonrası kör olan teğmenin
nışanlısıyla gberaber yaşadıkları olaylar
2.KİTABIN ÖZETİ:
Nüfus Müdürü emeklisi olan rahmetli
Necip Efendinin kızı Bedriye ile Şimşeklerin Ahmet Efendinin oğlu, Teğmen
Selim’i nişanlanmasıyla olaylar başlar.
Kız onsekiz, oğlan ise yirmi bir
yaşındaydı.Komşu çocukları oldukları için önceden tanışıyorlardı.Bedriyelere
gelip giden Zilha Kadının yardımıyla , komşu kapısı önünde Selimle Bedriye beş dakikacık konuşup, el sıkıştılar.Onlar için bu konuşma, bir
konuşmadan daha çok bir anlaşma niteliğindeydi.Elleri birbirinden kolay kolay
ayrılamamıştı.
Bir zaman sonra Selim İstanbul’daki
alayına gider ve bir süre sonra savaş patlak verir.Selim, üç ay içinde siper
vuruşmalarına alıştı.Tabi bunu yaparken vatan sevgisinin yanısıra Bedriyeye
ulaşma özlemi vardı.Daha sonra vuruşmada Selim’in akciğerinde iki kurşun
kalmış,bir gülle parçası ile de kafa kemiği kırılmıştı;ama ölmedi,ancak iki
gözü de görmez oldu.
Hastahanede doktorların artık hiç
göremeyeceğini söylememesine rağmen o artık herşeyin farkındaydı.Almanya’ya yolladılar,ama
onlar da Türk doktorlarının teşhisini doğru bulmuşlardı.
Daha sonra annesini görmek için
memleketine giderken annesinin öldüğünü,evlerinin kapalı olduğunu trende
öğrendi.Bir yandan acı acı ağlar,bir yandan da onun kendisini bu durumda görmediğine
sevinir.
Trenden indikten sonra dayısının evine
gider.Ama onlar da kör,kendi işini bile halledemeyen birisine yardım etmek
istemezler.O da bunun farkına varınca Fatma’ya evini temizletir ve yerleşir.
Zilha Kadın, Bedriye’yle bertaber
Selimi görmeye gelirler.Ama bundan Selim’in haberi yoktur.Bu görme işlemi bir
müddet devam eder.Bu süre içinde Selim Bedriye’den bahsetmez.Bir müddet sonra
mahallede Selim dul bir kadın bulursa
onunla evlenecek ,kendisine baktıracakmış diye dedikodu çıkar.Bunun üzerine
Bedriye üzülür ve Zilha Kadına bu durumu öğrenmesini ister.Selime niye
Bedriyeyi sormuyorsun deyince; Selim:”Nasıl sorayın Zilha bacı,bak ben ne
oldum.”diyerek ağlar. Yan tarfta konuşmayı dinleyen Bedriye de ağlar.Bedriye
ona varmak istediğini ve evleneceği tek kişinin o olabileceğini,onu her haliyle
sevdiğini ve kabul edeceğini söyletir.Bunun üzerine Selim de kabul edince
evlenirler.
Ortaokul öğretmen ve öğrencileri
onlara hediye olarak kucaklar dolusu çicekler getirirler.Çocuklar Selimin
dizlerine sarılarak:”Seni unutmayacağız,siz
bizim için gözlerinizi verdiniz.” der ve ağlarlar.Selim de
ağlayarak:”İki gözüm değil,bin gözüm olsaydı da sizin o parlak gözleriniz
uğruna verseydim.”der.
3.KİTABIN ANA FİKRİ:
Günlük
hayatımızda acısıyla tatlısıyla birçok olaylarla karşılaşabiliriz. Özellikle
kötü olaylar karşısında insanlar güzel olaylara nispeten biraz daha fazla
üzülmektedir. Okuduğumuz bu parçada
hayatında büyük ve çok zor acılar
çekmiş bir insan potresi çizerek karşımıza çıkan Selim gibi bu kötü olaylar bizi hiç bir zaman
yıldırmamalı; hatta ve hatta bu olaylar
bizler daha fazla hırs ve azim vermelidir. Bunlarak ek olarak bu duygu ve
düşüncelerle yeşeren beraberliklerde
hiçbir zaman solmaz ve kırmızı şarap misali giderek tatlışarak ve aynı şekilde
güzelleşerek devam eder. Unutmayalım ki sabır ile perçinleşen
duygular her zaman güzel ve sağlıklı meyveler verir.
4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHIŞLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Teğmen Selim:Vatanına son derece
bağlı,seve seve canını feda etmeye hazır,yürekli ve fedakar bir kişi.Bedriyeyi
çok seven ama kendi kör olduğu için onun hayatını karatmak istemeyecek kadar
dürüst ve anlayışlı bir yapıya sahip.
Bedriye:Selimi deliler gibi
seven,güzel ve alımlı.Sevdiğini ne olursa olşsun bağlı kalabilecek bir yapıya
sahip.
Fatma:Hizmetçi
Zilha Kadın:Bedriye ile Selimi
birleştirmek için elinden ne geldiyse yapan, ikisini de çok seven bir
büyükleri.
5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap son derece güzel ve bizim ders
almamız gereken çok konu olduğunu açıkça anlatıyor.Ayrıca vatan için neler
yapılabileceği, ne kadar fedakar olmamız gerektiğini gösteriyor.Okunması
gereken bir eser olduğuna inanıyorum.
6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
29 Mart 1883’te
doğdu. Ancak kısa bir süre okula gitti, kendi kendini yetiştirdi. Girdiği
(1906) İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde 1908’den sonra müfettiş olarak çalıştı.
Büyük Millet Meclisi kurulunca Anadolu’ya geçti. Ortaelçilikle Azerbaycan
(Bakü)’da 4-5 yıl kaldıktan (1920-1924) sonra İstanbul’da bir süre Kabataş ve
Galatasaray liselerinde tarih-coğrafya öğretmenliği yaptı. Tahran elçisi
(1925-1930), Elazığ milletvekili (1930-1932), Kabil (1932) elçisi oldu. Bilecik
milletvekili ve CHP Genel Sekreteri seçildi (1941), 1945’te genel
sekreterlikten ayrıldı. 1946’da tekrar Bilecik milletvekili oldu
1908’de Tanin gazetesinde, 1911’de Çığır ve 1925’te Meslek dergisinde hikayeleri çıktı ise de sanat hayatına, Ayaşlı ve Kiracıları bir yana, 1946’ya kadar uzun bir ara verdi. Bu tarihten sonra yayımladığı hikayelerle sevilen, aranan bir hikayeci oldu. Hikayelerinde M.S., M.Ş.E., Mustafa Yalınkat, M. Oğulcuk... gibi çeşitli imzalar kullandı. Hayattan aldığı konuları konuşur gibi, temiz bir dille, sadelik, içtenlik ve rahatlıkla edebiyatsız, oyunsuz yazdı Hikayeleri: Birinci Kitap(1946), İkinci Kitap (1946), Bu ilk baskıya girmiş, girmemiş hikayeleri sonradan yeni başlıklarla tekrar yayınlandı: 1. cilt Temiz Sevgiler (1965), 2. cilt Ev Ona Yakıştı (1972). Muzaffer Uyguner’ce derlenen Bütün Eserleri 14 kitapta toplandı (1983-1992).
Romanları: Ayaşlı ve Kiracıları (1983), Vassaf Bey (1983), Miras (1988).
Hikaye kitapları: Otlakçı (1983), Mendil Altında (1983), Sahan Külbastısı (1983), Veysel Çavuş (1984), Bir Kucak Çiçek (1984), İhtiyar Çilingir (1984), Hava Parası (1984), Bizim Nesibe (1985), Kelepir (1986), Gödeli Mehmet (1986), Güllüce Bağları Yolunda (1992). Daha sonra Gönül Kaçanı Kovalar (1993) ve Tahran Günlüğü (1998) yayımlandı.
1908’de Tanin gazetesinde, 1911’de Çığır ve 1925’te Meslek dergisinde hikayeleri çıktı ise de sanat hayatına, Ayaşlı ve Kiracıları bir yana, 1946’ya kadar uzun bir ara verdi. Bu tarihten sonra yayımladığı hikayelerle sevilen, aranan bir hikayeci oldu. Hikayelerinde M.S., M.Ş.E., Mustafa Yalınkat, M. Oğulcuk... gibi çeşitli imzalar kullandı. Hayattan aldığı konuları konuşur gibi, temiz bir dille, sadelik, içtenlik ve rahatlıkla edebiyatsız, oyunsuz yazdı Hikayeleri: Birinci Kitap(1946), İkinci Kitap (1946), Bu ilk baskıya girmiş, girmemiş hikayeleri sonradan yeni başlıklarla tekrar yayınlandı: 1. cilt Temiz Sevgiler (1965), 2. cilt Ev Ona Yakıştı (1972). Muzaffer Uyguner’ce derlenen Bütün Eserleri 14 kitapta toplandı (1983-1992).
Romanları: Ayaşlı ve Kiracıları (1983), Vassaf Bey (1983), Miras (1988).
Hikaye kitapları: Otlakçı (1983), Mendil Altında (1983), Sahan Külbastısı (1983), Veysel Çavuş (1984), Bir Kucak Çiçek (1984), İhtiyar Çilingir (1984), Hava Parası (1984), Bizim Nesibe (1985), Kelepir (1986), Gödeli Mehmet (1986), Güllüce Bağları Yolunda (1992). Daha sonra Gönül Kaçanı Kovalar (1993) ve Tahran Günlüğü (1998) yayımlandı.
HİKAYE KİTAPLARI;
Birinci Kitap(1946)
İkinci Kitap (1946)
Temiz Sevgiler (1965)
Ev Ona Yakıştı (1972)
Otlakçı (1983)
Mendil Altında (1983)
Sahan Külbastısı (1983)
Veysel Çavuş (1984)
Bir Kucak Çiçek (1984)
İhtiyar Çilingir (1984)
Hava Parası (1984)
Bizim Nesibe (1985)
Kelepir (1986)
Gödeli Mehmet (1986)
Güllüce Bağları Yolunda (1992)
Gönül Kaçanı Kovalar (1993)
Tahran Günlüğü (1998)
Birinci Kitap(1946)
İkinci Kitap (1946)
Temiz Sevgiler (1965)
Ev Ona Yakıştı (1972)
Otlakçı (1983)
Mendil Altında (1983)
Sahan Külbastısı (1983)
Veysel Çavuş (1984)
Bir Kucak Çiçek (1984)
İhtiyar Çilingir (1984)
Hava Parası (1984)
Bizim Nesibe (1985)
Kelepir (1986)
Gödeli Mehmet (1986)
Güllüce Bağları Yolunda (1992)
Gönül Kaçanı Kovalar (1993)
Tahran Günlüğü (1998)
ROMANLARI;
Ayaşlı ve Kiracıları (1983)
Vassaf Bey (1983)
Miras (1988)
Ayaşlı ve Kiracıları (1983)
Vassaf Bey (1983)
Miras (1988)
Yorumlar
Yorum Gönder