Halide Edip Adıvar ve Vurun Kahpeye romanı


Halide Edip Adıvar’ın kısaca yaşamı:(1884-1964)

Halide Edip Adıvar, Türk edebiyatının en çok okunan romanlarından Sinekli Bakkal’ ın yazarıdır. İstanbul’da doğan yazarın çocukluğu, yaşamı boyunca etkilendiği anneannesinin ve babasının yanında geçti. Batı kültürüne hayran olan babası onu bir batılı gibi yetiştirirken, anneannesinden dinlediği öyküler ve masallar da yazarlık dilini oluşmasında önemli rol oynadı.
Halide Edip Adıvar, 1901’de Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’ni bitiren ilk Türk kızıydı. Halide Salih adıyla gazetelere kadın haklarını savunan yazılar yazmaya başladı. Yazıları dinci tepkisine yol açtığı için, bu çevrelerin çıkardığı 31 Mart Olayı sırasında Mısır’a kaçmak zorunda kaldı. Dönüşünde öğretmenlik ve kız okulları müfettişliği yaptı; Balkan Savaşı yıllarında da hastanelerde çalıştı.
Halide Edip Adıvar, 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılar’ ca işgal edilmesine karşı İstanbul’da düzenlenen protesto mitinglerine katıldı. Bunların en büyüğü olan Sultanahmet Mitingi’ ndeki ateşli konuşması geniş yankılar uyandırdı. Kurtuluş Savaşı sırasında onbaşı, çavuş ve üstçavuş rütbeleriyle çeşitli cephelerde bulundu. Cephanede görüp yaşadıklarını, 1923’te İngilizce olarak yayımlanan Türk’ün Ateşle İmtihanı(1962) adlı anılarında ve Ateşten Gömlek (1923) romanlarında anlatır. Siyasal ve toplumsal konularda da Türkçe ve İngilizce kitaplar yazan, çevriler yapan, yapıtları çok sayıda dile çeviren Halide Edip Adıvar’ ın roman, öykü ve oyunları dışında anıları ve araştırmaları da vardır. 
 
*Halide Edip Adıvar’ın roman sanatı:
Halide Edip Adıvar; “Milli Edebiyat”ile “Yeni Lisan” tartışmaları sırasında sade,yeni bir dille ortaya çıkar. Romatizmden realizme doğru bir gelişme gösterir. Çeşitli dergilerde çıkan inceleme ve hikayeleriyle tanınmış; sonraları romanları ile dikkati çekmiştir. Romanlarında ilkin aşk temasını,kadın psikolojisini işler;sonra Türkçülük, milliyetçilik ve memleketçilik konularına yönelir; daha sonra kişileri içinde yaşadıkları olay çevresinde geleneklere, göreneklere, dönemlerle törelere, nesillere bağlıyarak anlatır.
Halide Edip Adıvar ; romanlarında canlı,kuvvetli karakterler yaratır. Kadın kahramanları sembol derecesinde yüksek;bir yanları ile çarpıcı,etkileyicidir.
*Sanat anlayışı:
Halide Edip Adıvar’a göre sanat dinledirici bir öğe gibidir. Kötümserlik ve karamsarlık, onun aracılığı ile,iyimserliğe ve yaşam sevgisine dönüşür. Sanat , insanı huzura kavuşturan tek kaynaktır onca. “hayat denilen garip ve geçici konukluk sırasında, hepimizin içinde bilinçaltı bir rahatsızlık vardır. Bu rahatsızlığın giderilmesi, sanatla,onun verileriyle olur.” görüşündedir.

*Halide Edip Adıvar’ın önemli eserleri:
Halide Edip Adıvar; anı, hikaye, eleştiri, inceleme, makale, mensur şiir, roman, tiyatro edebiyat tarihi ve çeviri türlerinde eserler yazmıştır.
En tanınmış romanları: Mor Salkımlı Ev(1918), aşk Temasını işleyenler; Seviyye Talip (1909), Raik’in Annesi(1910), Handan(1912), idealize edilmiş bir kadının aşk,düşünce,ülkü serüvenlerinden doğanlar; Yeni Turan (1912), Son Eseri (1912), Mev’ut Hüküm (1918),İstiklal Savaşımızı, Yunan zulümlerini anlatanlar; Ateşten Gömlek(1922), VURUN KAHPEYE(1926), Türkiye’nin toplum yaşantılarını yansıtanlar Sinekli Bakkal(1936).

*Halide Edip Adıvar’ın hakkında diğer yazarların düşünceleri:
Halide Edip Adıvar yarattığı tiplere kendi beğenilerini aşılar, özelliklerini katar.(Bedi ARBEL)
Halide Edip Adıvar; Türkçülüğün ve bu memleketin en büyük kuvvetlerinden biridir. Ve ona malik olmak büyük bir talih eseri olarak sayılsa yeridir. (Hamdullah Suphi TANRIÖVER)

*Romanın Özeti:
Babası Yemen, Kafkas, Suriye cephelerinde savaşıp kaybolmuş kahraman bir yüzbaşı olan, küçük bir kasabasına giden bir muallimdir. Aliye öğretmen küçük yaşta annesini kaybedince, bütün çocukluğu yetimhanede geçmiştir. Yaşlı bir öğretmenin okulda onlara “Anadolu’ya gidiniz orada çalışınız.” demesi Aliye öğretmen için bir amaç olmuştur. Kasabaya vardığında Eğitim müdürü ile görüşmeye giden Aliye öğretmen, müdürün davranışlarını beğenmez. Kötü bir kişi olduğunun anlar, kalacak bir ev olup olmadığını sorar. Eğitim Müdürü okulda kalabileceğini söylediğinde de Ömer Efendi endişelenir ve onu evine alır. Yetim kimsesiz görev yapmak için kasabalarına gelen Aliye öğretmeni, kaybettikleri kızları yerine koyarak bir ana, bir baba şevkati ile ona sahip çıkarlar. Eğitim Müdürü’ nün ve diğer kişilerin tehdit ve aleyhindeki çalışmalara karşın o yöre halkının çocuklarını bilgilendirmeye, aydınlatmaya büyük bir azimle devam eder. Haksızlıklara, ikiyüzlülüklere mücadelesi ve çalışmaları onu bu kasaba halkı tarafından sevilen, sayılan bir kişi yapar. Bu durumu önemsemeyen tutucu, gerici,dini ve şahsi çıkarları için kullanan Hacı Fettan Efendi, Kantarcı ailesi ve Milli Eğitim müdürü hariç. Bu sırada yurdumuz işgal altındadır. Kuvayı Milliyecilerden Tosun Bey kasabaya halkla konuşmak üzere gelir. Tosun Bey kasaba halkını kantarcıların evinde toplayarak maddi durumu iyi olan kişilerden düşmanlarla mücadele için maddi ve manevi yardım ister. Dinci geçinip, gerçekte gerçek Müslüman olmayan Hacı Fettan Efendi halkın dini duygularını sömürerek bu yardıma karşı gelir. Bunun üzerine Tosun Bey Fettan Efendi’ ye “Vatanımızı Yunan’a vermek istediğini , biliyorum. O yüzden senin pis paranı istemiyorum. Ama cezanı da çekeceksin diyerek ona gereken cevabı verir ve toplantıyı terkeder. Ertesi gün kasaba eşrafı Ömer Efendi’ yi çağırmadan toplandılar. Bütün bu olayların sorumlusu olarak Ömer Ağayı ve onun Aliye’ nin güzelliğini kullandığını söyleyerek, Aliye’ yi kötülüyor, onu Tosun Bey’ e karşı kullanmaya karar veriyorlar. Tosun Bey’ in adamları yalnız kasabanın zenginlerinden para almaya karar veriyorlar. Fakat kantarcılar ve diğer zenginler tüm halktan alınacağını yalan yanlış yayarak halkı tedirgin edip korkuturlar. Tüm kasabanın kadınları Aliye öğretmenle konuşmaya giderler. Bu duruma çok sinirlenen Aliye öğretmen çok sevdiği bu adamla konuşmaya gider. Aliye’ yi karşısında gören Tosun Bey sevdiği kadına “Kasabayı bu kadar seviyorsan burdan hiçbir şey almayacağım, fakat benim eşim olmayı kabul et” der. Aliye Tosun Bey’ in eşi olmayı kabul eder. Tosun Bey de kasaba halkından ve Ömer Efendi’ den Aliye ’yi ister. Sonra Aliye’ yi kasaba halkına emanet ederek Yunan Askeri kuvvetlerine baskın düzenlemeye gider. Fettan Efendi yanına Hüseyin Efendi’ yi alarak Yunan komutanına hemen bu olayı haber verir. Aliye ’den de bahseder. Ahlaksız Yunan komutanı Aliye ’yi kendine ister ve kasabanın işgali içi hazırlıklara başlar. Geceleyin kasaba halkı yattıktan bir müddet sonra kasaba halkı büyük bir korku içinde uyanır. Yunan ordusu kasabaya girmiştir. Gülsüm Hala ve  Aliye öğretmen korku içinde Ömer Efendi’ yi beklemektedirler. Çünkü hacı fettan Efendi halkı toplayarak “sizi kurtaracağım fakat Ömer Efendi başta olmak üzere birkaç Kuvayı Milliyecinin feda edilmesi gerekir.”diye açıkladı. Yunan komutanı kasabaya ordusu ile birlikte girmiştir. Amacı burada zenginlerin mallarını önce kendisi el koyacak sonra askerlerine yağma ettirecekti. Damyanos Komutan Aliye’ nin güzelliğini bildiği ve onda gözü olduğu için eve giriş çıkışları kapatmıştır. Bir gece Aliye’ nin öğrencisi durmuş gizlice evin penceresine gelerek Ömer Efendi ’nin yakalandığının söyler. Bunun üzerine Aliye Yunan komutanı ile görüşmeye gider ve babasını serbest bırakmasını ister. Kumandan ikili oynayarak Ömer Efendiyi serbest bırakır. Amacı onları kendi tarafında tutmaktır. Yunan komutanın aşkı gün geçtikçe artar. Onu elde etmek için ilk önce Tosun Bey ’i ortadan kaldırmaları gerektiğine kara verirler. Tosun Bey ’in yakalanmasını ancak Ömer Efendi ’nin ortadan kaldırılması ile sağlanacağını söyleyen Hüseyin Efendi ’nin dediği olmuştur. Ömer Efendi tutuklanmıştır. Aliye büyük bir öfke ile Yunan komutanla görüşmeye gider. Yunan komutanı da memleketinin ve ailesinin iyiliği için kendisini sevmesini onunla Yunanistan’a gelmesini ister. Aliye de bu teklifi sizi sevmiyorum diyerek geri çevirmiştir. Daha sonra babasını kurtarmak için Hacı Fettan ve Hüseyin Efendi ’ye gider. Yunan komutanından daha kötü, adi ve şerefsiz olan bu kişilerin davranışları onu çileden çıkarır. Duyguları karmakarışık büyük bir üzüntü içinde oradan ayrılır. Daha sonra Yunan komutanına tekrar giderek babasını öldürmemesini yoksa kendini öldüreceğini söyler. Bu düşüncelerle yürürken Durmuş onu Tosun  Bey’ in yanına götürür. Bu arada Ömer Efendi Atina ‘ya sürülmüştür. Aliye de büyük bir heyecanla bayrağını işliyor, Türk kuvvetlerini kasabaya gireceği, bayrağının açacağı günü büyük bir heyecanla bekliyor. Nihayet bir aydan beri haber alamadığı Tosun Bey gizlice gelmiştir. Kasabanın çevresi çok sıkı kontrol edilmektedir. Tosun Bey ’in Aliye ’nin evinden çıkması zorlaşmıştır. Çıkmazsa kendisini ordusuna ihanet etmiş olarak düşünmektedir. Aliye bu çok sevdiği adamın halini görünce, memleket sevgisinin, her şeyden üstün olduğunu anlar ve kendi sevgisini feda ederek, Yunan komutanına gideceğini, onun isteklerine evet diyeceğini Tosun Bey’ e söyleyerek evden ayrılır. Yuna komutanına giderek “teklifinizi kabul ediyorum fakat evimin önündeki güvenliğin kaldırılmasını istiyorum.”der. o gece  büyük patlama ve silah sesleri ile Türk askeri kasabaya girmiştir. Yunan komutanı ve askerleri büyük bir panik içindedir. Bu kargaşa arasında Aliye Gülsüm halanın yanına kaçar. Bu arada çok kısa bir sür önce atılan hapishaneden Hacı Fettan Efendi ve Hüseyin Efendi kurtularak planlarını uygulamaya başlarlar. Kasaba halkına Aliye’ yi  Yunan karargahında en son gece gördüklerini, onun kötü hain bir kadın olduğunu ve şeriat adına öldürülmesi gerektiğini söyleyerek Aliye ’yi aramaya çıkarlar. Aliye ’yi bularak döverler. Aliye öğretmen kanlar içinde bitkin ve yorgun bir haldedir. Tertemiz ve ruhu ve bedeni ölürken yeminini yerine getirmenin verdiği huzurla güçlü kahraman Türk kadını memleketi için canlarını veren diğer Türk kadınlarını hatırlayarak ölür. Binbaşı Ali Bey ’in komutasındaki Türk ordusu kasabaya girmiştir. Ali Bey Tosun Bey ’in nişanlısı Aliye ’yi sorar. Hacı Fettan Efendi kumandana da yalan söyleyerek onu kötü bir kadın olarak kasaba halkının parçaladığını söyler. Latif Ağa tüm gerçekleri kumandana anlatır. Hacı Fettan Efendi ve Hüseyin Efendi İstiklal Mahkemesinde yargılandıktan sonra vatan haini ve casusu olarak asılırlar. Bu arada Tosun Bey gelir. Bu çok sevdiği Türk kadının öldürülüş şeklini ve mezarını nerede olduğunu Durmuş ’tan öğrenir.
Tosun bey bu çok sevdiği kahraman vatansever kadının mezarı başında yemin eder. “bundan sonraki yaşamında ülkesinin insanları için çalışacağına, onları aydınlatacağına ve hiç bir şey den korkmayacağına” Arkadaşı Ali Bey’ e mektup yazarak, en büyük kahramanlardan daha kahraman, cesur ve iyilik anıtı olarak yaşayan çok sevdiği kadının mezarını yapılarak, isminin sürekli yaşamasını ister. Bundan sonraki yaşamında Aliye öğretmenin yeminini gerçekleştirmek için çalışacağını belirtir. Böylece vatanı için canlarını verenler, iyiliğin, güzelliğin sembolü olan insanlar, tüm insanların kalbinde her zaman yaşarlar.    
                   
  *Kişiler ve karakterler:
Vurun Kahpe kitabında Aliye isminde bir öğretmen, nişanlısı Tosun Bey annesi gülsüm Hanım,babası Ömer Efendi ve ona karşı olan Hacı Fettan Efendi, Hüseyin Efendi ve Damyanos gibi kötü niyetli kişilerin yaşadığı olaylar anlatılmaktadır.
Aliye:
Anadolu’ nun bir kasabasında oradaki insanları aydınlatmak, bilgilendirmek için giden idealist genç bir öğretmendir.
Vatanını ve bu vatanın insanlarını çok seven, onları karanlıktan aydınlığa çıkarmaya çalışan dürüst, ilerici, yardımsever ve Kuvayi Milliyeci bir genç kadındır.

  Tosun Bey:
Ülkemizin işgaline karşı mücadele eden kahraman bir asker. Birçok zorluklara ülkesinin kurtarılması için karşı koyan, savaşan ve bu mücadeleyi vücudunun bir kısmını kaybederek kazanan bir Kuvay-ı Milliyecidir.


Ömer Efendi:
Gülsüm Hanım:
Ömer Efendi, gerçek bir Müslüman, insanlara karşı sevgi dolu, iyiliksever, vatanın kurtarılması mücadelesinde hayatını hiçe sayan dürüst bir insandır.

Aliye’ ye eşi Gülsüm Hala ile birlikte babalık, annelik edip, bir aile veren kişilerdir. Bu iki sevimli yaşlı insanlar hayatları pahasına Kuvay-ı Milliye Hareketinin içinde yer almışlardır.

 Yunan Komutanı Damyanos, Hacı Fettan Efendi ve Hüseyin Efendi:    
 Damyanos, kasabayı işgal eden Yunan ordusunun komutanıdır. Yalancı, sahtekar, çıkar peşinde koşan özel zevklerini her şeyin üstünde tutan zalim bir insandır. Bu zalim yunan komutanına yardım eden Hüseyin Efendi, dindar ve vatansever olarak kendilerini tanıtan Hacı Fettan Efendi, Türk olmalarına karşın yunan komutanından daha aşağılık, sefil, vatan haini olan kişilerdir.  
*Verilemek istenen mesaj:
Vatan sevgisinin, ulus sevgisinin her şeyin üstünde olması gerektiğidir. Örneğin; Aliye öğretmenin vatanın Yunan işgalinden kurtarılması için sevgisini feda etmesidir.

*Romanın İçeriği:
Anadolu’ nun bir kasabasına, öğretmen olarak giden aydın, ilerici genç kızın, yaşadıkları anlatılıyor. Mesleğini idealleri ölçüsünde yaparken, kasaba Yunan işgaline uğramıştır.
İşgalden önce dindar geçinip, halkın aydınlanmasını kendi çıkarları için istemeyenler Aliye öğretmene birçok üzüntü ve sıkıntı yaşatmışlardır. Kasaba yunanlılar tarafından işgal edilince de aynı davranışlarına bir de vatan hainliğini eklerler. Bu davranışlarını da iki yüzlülükle, aşağılık bir şekilde gizlemeye çalışırlar. Gerçekler sonunda ortaya çıkmıştır. Tüm kasaba halkı gerçekten yurdunu seven ve vatanı için sevgisini ve canını feda eden Aliye Öğretmenin değerin öğrenmiş ve onun kalplerini en güzel köşesine yerleştirmişler.
*Romanın Eleştirisi:

Kitabın içeriği hakkında fazla bir eleştiri bulmadım. Çünkü okuyucuya verilmek istenen mesaj verilmiştir. İlk  sayfaları okuduğumda ne kadar sıkıcı gelse de daha sonraki sayfaları çok güzel. Bence okunmaya değer bir kitap. Fakat dili biraz ağır, anlaşılması zor bir kitap.


SONSÖZ


* Kitabın bize kazandırdıkları:
Yaşamımızda en önemli sevginin vatan sevgisi, ulus sevgisi olması gerektiğidir. Ayrıca ikiyüzlü, çıkarcı, ahlaksız, vatan haini insanların her zaman olacağı, ama bizlerin bu kişilerden korkmayarak, ideallerimiz ve doğrularımız için mücadele etmemiz gerektiğini, sonunda doğrunun, iyinin, güzelin, kazanacağını bilmemizdir. Tıpkı Vurun Kahpe kitabındaki Kuvayı Milliyecilerden olan Aliye, Tosun Bey, Ömer Efendi gibi. 

Yorumlar