DESTANLAR ve ÖZELLİKLERİ
Destanlar, toplum
hayatında derin izler bırakan büyük olayların (kuraklık, göç, düşman istilası,
tabiî afetler, savaşlar vb.) o topluluğun hafızasında yoğrula yoğrula şekillenmesi
ile oluşur. Halk şairleri, bu önemli olayları manzum olarak terennüm ederler.
Bu şekilde meydana gelen destanlar, bazen yüzyıllarca sonra yazıya geçirilir.
Aradan geçen zamanda, destanlar, yeni eklemeler yapılması, yeni semboller ve
motifler ilavesi suretiyle zenginleşir, hatta bir ölçüde değişikliğe uğrayabilir.
Böylece destan bütün bir milletin ortak eseri halini alır. Bu durum,
destanların değerini azaltmaz.Destanda geçen olaylar, tarihî gerçeklere tam
olarak uymasa bile, destan sahibi toplulukların millî mizaçları, anlayışları,
tutum ve davranış özellikleri hakkında fikir sahibi olmamızı sağlar. Bazı
milletler ise, destanlarında tarihî gerçeklerden fazla uzaklaşmazlar, onlan
abartmazlar veya kendi lehlerine değiştirmezler. Türk destanları genellikle bu
niteliktedir. Millî mizacımıza uygun olarak net, açık ve yalın ifadelerle dile
getirilmiştir. Bu özellikleri ile, tarihî bazı olayların aydınlatılmasına bile
yardımcı olurlar.
TÜRK DESTANLARININ NİTELİKLERİ
Her millet,
destan sahibi değildir. Destan sahibi olmak için bir milletin, tarihin en eski
dönemlerinde yaşamış olması gerekir. Ayrıca, o millet zengin bir geçmişe de
malik bulunmalıdır. Ancak böyle bir geçmiş, unutulması mümkün olmayan olağanüstü
hadiseleri sinesinde barındırabilir. Türk milleti, bu nitelikleri taşıdığı için
bahtiyar bir millet sayılır. Türk destanlar arasında, millî motifler bakımından
özellikle dikkat çekenler:
1. Oğuz Destanı
2. Bozkurt Destanı
3. Ergenekon Destanı
4. Göç Destanı
2. Bozkurt Destanı
3. Ergenekon Destanı
4. Göç Destanı
Oğuz Destanı,
Hunlar; Bozkurt ve Ergenekon destanları, Göktürkler; Göç Destanı Uygurlar
dönemlerine aittir. Oğuz Kağan Destanı'ndaki Oğuz Han'ın, büyük Hun hükümdarı
Mete olduğu genellikle kabul edilmektedir. Destan, Mete'nin diğer kavimler ve
devletler üzerine yaptığı seferleri anlatmaktadır. Bozkurt Destanı'nda, düşman
baskınına uğrayan Aşına boyundan bir tek çocuğun kurtuluşu ve bu boyun,
kurtulan çocuk sayesinde varlığını devam ettirişi dile getirilmektedir.
Ergenekon Destanı ise, düşman karşısında kırılan Göktürklerden sadece iki
prensin sağ kalışı; bunların, kadınlarıyla birlikte tutsaklıktan kurtuluşu ve
"Ergenekon" adını verdikleri, insan ayağı değmemiş bir yere
sığınışları ifade edilmektedir. Göktürkler, burada dört yüz yıl yaşayıp
çoğalmışlardır. Sonunda ayrılan o kadar artmıştır ki, Ergenekon'dan çıkış
yollan aramak zorunda kalmışlardır. Demirden bir dağı eritip kendilerine yol
açmışlar, kağanlı ve illi bir topluluk haline gelip düşmanlarını yenerek
öclerini almışlardır. Göç Destanına gelince: Bu destanda, ülkedeki kutsal
sayılan bir kayanın Çinlilere verilmesi üzerine uğranılan felaketler, bunun sonucunda
büyük bir göç hareketinin başlaması ve yeni bir yurt edinilmesi hikaye
edilmektedir. BOZKURT Bu dört destandaki ortak ve temel motif "Bozkurtur.
Bozkurt, seferleri sırasında Oğuz Han'a yol gösterip kılavuzluk yapmış, Oğuz
Han'ın orduları bu sayede zaferler kazanılmıştır. Bozkurt Destanı'nda, ayakları
ve kollan kesildiği halde hayatta kalan genci dişi bir kurt besleyip yaşamasını
sağlamış, yeni bir düşman baskınında bu genci deniz aşın bir yere, Altay
Dağları'na kaçınp kurtarmıştır. Dişi kurt, gençle evlenip on oğlan doğurmuştur.
Bu çocukların büyüyüp çoğalması ile Aşına boyu eriyip gitmekten kurtulmuştur.
Hükümdar olan Aşına, kurdun hatırasını unutmadığını göstermek için, çadırının
önüne kurt başlı bir bayrak diktirmiştir. Ergenekon Destanı'nda da, Bozkurt,
demir dağı eritip çıkan Türklere yol göstermektedir. Çıkıştan sonra, Türklerin
ilk hükümdarı da Börteçene (Bozkurt) adını almıştır.Göç Destanı'nda, ana
yurtlarından ayrılmak zorunda kalan Uygurlara, göç sırasında bir Bozkurt yol
göstermektedir Bu destanlarda, Bozkurt'un şu temel nitelikleri öne çıkmaktadır:
1. Neslin devamım sağlamak, 2. Türklere rehberlik etmek, 3. Türkleri
felaketlerden kurtarmak. Unutmamak gerekir ki, bir milletin yüz yıllarca tarih
sahnesinde kalabilmesi, ancak bu sayede mümkün olabilir. Yani, bir millet,
varlığını sağlam ve diri olarak muhafaza edebilmeli, millî bir rehbere sahip
olabilmeli ve başına gelecek her felaketten kurtulmasını bilebilmelidir. Türk
destanlarındaki ışık, kutlu dağ, Bozkurt gibi motifler, hiç şüphesiz birer
semboldür. Bozkurt hayatiyetin, millî rehberin, kurtuluşun (hür ve bağımsız
yaşamanın) sembolü olmuştur. Yine kolayca tahmin edilebilir ki, tarih öncesi ve
sonrası pek çok millî kahraman, Bozkurt sembolü ile temsil edilmiştir.
"Aşına'nın hem Bozkurt anlamına gelmesi hem de Hun ve Göktürk hükümdarlık
ailesinin adı olması tesadüf değildir.Bozkurt'tan türemiş olmak inancı,
Türklere uzun çağlar boyunca büyük bir gurur, itimat, emniyet ve geleceğe
güvenle bakma duygusu vermiştir. Yine Türklerin dar zamanlarında millet hayatında
büyük etkisi olacak hareketlere girişileceği Bozkurt onlara yol göstermekte,
eşi bulunmaz şekilde rehberlik etmektedir. Türk'ün başı çok sıkıştığı zaman
Bozkurt'un meydana çıkarak onu kurtarması, evladı üzerine şefkatle eğilen bir anababa
duygusunu hatırlatacak ölçüde derin bir mana taşımaktadır. Sanki Bozkurt,
manevî bir filemden Türk milletinin akıp giden hayatını devamlı olarak takip
etmekte ve çaresiz kalındığı zaman ortaya çıkarak onlara yol göstermektedir.
Bütün bunların gösterdiği gibi, milletin büyümesi, güçlenmesi ve yayılması için
takibi gereken metodları destanlar maddî unsurlarla ifade etmektedir.
"Bozkurt" bu unsurların biri ve en önemlisidir. Eğer, Birinci Dünya
Savaşı'ndan sonra Türk topraklarının işgaline karşı girişilen Millî Mücadele,
destan çağlannda cereyan etmiş olsaydı, Kurtuluş Destanı'nda mutlaka bir
"Bozkurt” motifi bulunacaktı. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya çıkışından
itibaren Millî Mücadele'nin öncüsü ve en baştaki teşkilatçısı olmuş, bu
niteliği ile bir "rehber" vazifesi görmüştür. Daha sonra, Büyük
Zafer'in kazanılması ve istilacı düşmanın denize dökülmesi ile
"kurtarıcı" (müncî) durumuna yükselmiştir. Nihayet, inkılapları ile
çağdaş, ileri, milliyetçi Türk nesilleri yetiştirme gayreti, onun, Türk milletinin
bekasını sağlamaya yönelik amacını göstermektedir. Kendisine teklif edilen
soyadları arasından "Atatürk'ü seçmesi ise, onun, gelecekteki Türk
nesilleri tarafından "ata" olarak anılma arzusunun işaretidir.
Böylece rehber, kurtarıcı ve ata niteliklerini kendisinde birleştirmiştir. Bu
sebepledir ki, bazı yabancı mualifler tarafından derin bir sezgi ile
"Bozkurt" olarak isimlendirilmiştir. Burada, Türkçülüğün aslî unsurlarını
hatırlayalım. Bu unsurlar, birlik ve bütünlük, hür ve bağımsız yaşamak, Türk
varlığının, gittikçe güçlenerek, sonsuza kadar devam ettirilmesi azim ve
iradesi, başka bir deyişle millî ülküsüdür.Şu halde "Bozkurtta sembolleşen
düşüncelerle Türkçülüğün hedefleri tam bir ayniyet içinde bulunmaktadır. Bunun
içindir ki, Bozkurt, aynı zamanda Türkçülüğün de sembolü olmuştur.Sonuç olarak,
Bozkurt, Türk destanlarındaki müstesna mevkii kadar, Türkçülük tarihinde de
seçkin bir yere sahiptir.
DESTANLARDA
TÜRKÇÜLÜK İZLERİ
Türkçülüğün tarihi, Türk milletinin tarihi
kadar eskidir. Hatta, yazılı tarih döneminin öncesinde bile, Türkçülüğün ilk ve
kuvvetli belirtileri görülür. Onun için, Türkçülüğün tarihini incelerken bu
"ilk belirtileri" önemle tespit etmek gerekir.
Türkçülüğün temel dayanakları millet ve vatan
sevgisi, millî şuur, ülkü, vb. gibi kavramlardır. Ana hedefi ise, Türk
milletinin, birlik ve refah içinde, diğer bütün milletlerden güçlü ve bağımsız
olarak ebediyete kadar yaşatılmasıdır.
Bu açıdan bakılınca, Türkçülük ülküsünün aslî unsurlarını şu şekilde belirlemek mümkündür:
Bu açıdan bakılınca, Türkçülük ülküsünün aslî unsurlarını şu şekilde belirlemek mümkündür:
1 .Türk milleti bir ve bütün olmalıdır. Bunun
nihaî anlamı, bütün Türklerin tek bayrak altında toplanmasıdır.
2. Türk milleti, mutlak surette hür ve
bağımsız yaşamalıdır. Hiçbir dış etki, onun varlığını tehdit etmemeli,
edememelidir.
3. Türk milleti, ekonomik bakımdan çok güçlü
olmalı, tabiat şartlarına bağlı kalmaktan kurtulmalı ve refah içinde
yaşamalıdır. Ekonomik bakımdan güçlü olmak, askerî ve siyasî bakımlardan da
güçlü olmanın temel şartıdır. Askerî ve siyasî bakımlardan güçlü olmak ise,
bağımsızlığın korunmasında en önemli etkendir.
4. Türk milletinin bekası, yani varlığının sonsuza kadar devam etmesi, Türkçülüğün temel hedefidir.
4. Türk milletinin bekası, yani varlığının sonsuza kadar devam etmesi, Türkçülüğün temel hedefidir.
Tarih boyunca, bu aslî unsurlarda rastlanan
her gelişme, aslında Türkçülüğün birer belirtisidir. Onun için, Türkçülüğün
tarihi, bir bakıma, bu belirtilerin toplamı demektir. Türkçülüğün sistemli bir
düşünce halini almasına (yani, başlangıçtan 20.yüzyıla) kadar olan dönemde bu
türlü belirtilere, zaman zaman çok kuvvetli şekilde rastlanmaktadır. Özellikle
Türk destanları; sembolleri, motifleri, ilettikleri mesajları, sahip oldukları
anlayış ve düşünce yapısı ile, Türkçülük tarihinde çok seçkin bir yer işgal
ederler.
Yorumlar
Yorum Gönder