Ercişli Emrah ile Selvihan Hikayesi


ERCİŞLİ EMRAH 

Ercişli Emrah 17.yüzyılda Erciş’te yaşamıştır. Hayat Hikâyesi olan” Emrah ile Selbihan Hikâyesi” Türk halk hikâyeleri arasında geniş bir coğrafyada bilindiği gibi, Emrah da şiirleri ile başta Türkiye ve Azerbaycan olmak üzere birçok Türk yurdunda tanınan ve bilinen Türk Halk Edebiyatı’nın ünlü saz şairlerindendir.
Emrah ile Selvi/Selbihan adlı hikâyenin de kahramanı olan Emrah, Türk Saz Şiirinin önemli temsilcilerinden biridir. Dilinde de zamanımıza çok yaklaşmış bir olgunluk olduğu görülür. Şiirleri, Erciş şivesine dayalı bir duruluğa sahiptir. Şiirlerine herkesin anlayabileceği berrak, duru bir Halk Türkçesi hâkimdir. Söyleyişi içtendir. Halk zevkine yakın bir söyleyişi vardır.

ERCİŞLİ EMRAH VE SELBİHAN HİKÂYESİ
16.yüzyılın sonları ile 17.yüzyılın başları, Osmanlı İmparatorluğunun içte ve dışta birçok sorunla karşı karşıya kaldığı dönemdir. İçte ayaklanmalar ve kargaşa sürerken bu arada İran Şah’ı Şah Abbas da Osmanlı toprakları üzerinde hâkimiyet kurmak için ordularını gönderiyor, şehir ve kaleler işgal ediliyordu. İşte böyle bir ortamda Osmanlı Devleti’nin doğusunda yer alan ve Osmanlı’nın kale kentlerinden biri olan Erciş’te de büyük bir aşkın ilk kıvılcımları atılıyordu. Erciş Kale Bey’i Miroğlu Ahmet Bey’in Divan Aşığı Âşık Ahmet’in oğlu Emrah, pir elinden bade içerek kale beyi Miroğlu Ahmet Bey’in kızı Selbihan’a âşık oluyordu. Sonra bu aşk büyüdükçe büyüdü. Aşk büyüdükçe ayrılıklar ve acılar da ardından gelmeye başladı.
Bir nazenin bana gel gel eyledi
Varmasam incinir varsam incinir
Nazik ellerinnen ince belinnen
Sarmasam incinir sarsam incinir
Bir gün Osmanlı topraklarına giren Şah Abbas, Van Kalesi’ni kuşatır. Fakat kale halkı, dayandıkça dayanır. Sonunda Şah Abbas pes eder ve geri dönmeye karar verir ama geri dönerken askerleri de Erciş Kalesi’ne saldırır. Kale Beyi Miroğlu Ahmet Bey öldürülür ve kızı Selbihan da İsfahan’a kaçırılır. Bir süre sonra Emrah da konağa gelir. Gelir ki ne görsün? Miroğlu Ahmet Bey öldürülmüş, konağı yağmalanmış, Selbihan ise kaybolmuştur. Emrah üzüntüsünü içine atar ve Selbihan’ı Erciş’te aramaya başlar.
Yüz bin dert çekmişem bin daha gerek
Çok ömür ister ki bir daha görek
Yarım elden aldı o zalım felek
Hoyrat dost bağınnan gül aldı gitti
Selbihan’ı Erciş’te bulamayan Emrah, Selbihan’ın kaçırıldığını anlayınca anası ve babasıyla helallaşarak yollara düşer.Ovaları,yaylaları,dağları yol edinir kendine.Bu arada geride anasıyla babası yalnız kalmışlardır.Onları da aklından çıkaramaz.Fakat Selbihan aşkına yollara düşen Emrah için artık geri dönüş yoktur..
Katar katar olmuş giden durnalar
Sizler de bilirsiniz hâllarımızı
Sılada sevdiğim öz anam atam
Deyin gözlemesin yollarımızı.
Mecnun’u Leyla için çöllere, Ferhat’ı Şirin için dağlara, Kerem’i Aslı için gurbete düşüren aşk, Emrah’ı da yollara düşürür. Dağlara, turnalara, seher yeline seslenerek Selbihan’ı bulmaya çalışır.
Emrah emeklerin olmasın heba
Kuluna yardımcı Hazret-i Mevla
Ricam budur sennen ey bad-ı Saba
Emrah geldi diye bir haber eyle
Bu arada Şah Abbas Selbihan’la evlenmek ister. Selbihan, zaman kazanmak için bir şart koşar. Şah bir bağ yetiştirecek, bağ barını verince de onunla evlenecektir. Aradan yedi yıl geçer.Emrah Selbihan’ın izini süre süre İsfahan’a varır.İsfahan’da düğün şenlikleri kurulmuştur.Şah Abbas’ın Selbihan’la düğün hazırlıkları yapılmaktadır..Emrah ,Şah Abbas’ın yanında kendisine yardımcı olsun diye götürdüğü Sahat Çukuru’nun Bey’i Yakup Han’ın yardımıyla Şah’ın huzuruna çıkar.Saz çalıp şiir söylerken Selbihan’ın sevgilisi olduğunu ima eder.
Emrah der ki, tundan tuna atıldım
Kul olup da her diyarda satıldım
Selbi’nin elinden yandım, yakıldım
Sende bencileyin yanarsın Şah’ım
Bunun üzerine Şah onların birbirlerini sevdiklerini ve badeli âşıklar olduğunu anlar, Selbihan’ı Emrah’a vermeye razı olur. Fakat Şah’ın Hanları buna itiraz ederek Emrah’a zehir içirip badeli âşık olup olmadığını denemek isterler. Emrah, Selbihan’ın elinden içeceğini söyler. Kendisinden emindir.
Emrah der ki yar elinden naçaram
El uzatır tülbendini açaram
Şahlar zeher verse korkmaz içerem
Ko desinler öldü bir yara sebep
Şah Emrah’ı denedikten sonra ona, hazırladığı güveylik elbisesini ve bir ferman vererek değişik hediyelerle birlikte düğününü yapmak üzere Yakup Han’la Erciş’e gönderir.
Emrah, yolda Yakup Han’ı Sahat Çukuru’nda kalmaya razı ederek Selbihan’la birlikte Erciş’e gelir. Düğünden önce köşk yapmaya başlar. Fakat Emrah, köşk yapımıyla uğraşırken kardeşleri Selbihan’ı Tiflis Hanı olan amcaları Kuğu Han’ın yanına kaçırırlar. Orada Selbihan’ı amcalarının oğlu ile nişanlarlar.
Bunu haber alan Emrah, babasının ısrarı üzerine onu da yanına alarak tekrar yollara düşer. Bu arada birçok yere yolu düşer.
Ağalar gurbetten geldim
Geldim ki nazanım getmiş
Sılam bana hor göründü
Salınıp gezenim getmiş
Sonunda Selbihan’ı Tiflis’te bulurlar.Emrah,Selbihan’ı bulup hasret giderirken yakalanıp zindana atılır. Kuğu Han,Emrah’ın başını vurduracakken Hanları araya girerek önce Emrah’ın dinlenmesini,sonra da suçu varsa cezalandırılmasını isterler.Emrah sazını alır ,başından geçenleri anlatır ve kendisine Şah tarafından ferman verildiğini belirterek sözlerini bağlar..
Bize Emrah derler Karakoyunnu
Namertler içinde yiğit oyunnu
Kaz kimin pısmanık erkek boyunnu
Biz Türk’ük Türklükten demanımız var.
Emrah, derdini anlatırsa da, Kuğu Han, onun başını vurdurmaya kararlıdır. Çünkü ferman Erciş’te kalmış, ayrıca Kuğu Han Selbihan’ı da oğluyla nişanlamıştır. Bunun üzerine Âşık Ahmet, mecburen İsfahan’a giderek durumu Şah Abbas’a anlatır. Şah Abbas’ın emriyle Yakup Han, bir grup askerle Tiflis’e gelerek Emrah’ı kurtarır ve Erciş’e dönerler. Fakat bu defa Erciş yakınlarında önlerine İran Çapakurları çıkar. Emrah onlara başından geçenleri anlatır. Yorgun, bitkin ve perişan haldeki Emrah’ın anlattıklarına inanmayan ve Selbihan’ı Emrah’a yakıştıramayan Çapakurlar, Selbihan’ı alır götürürler. Bu duruma çok üzülen Emrah, babasıyla birlikte Erciş’e hareket eder. Erciş’te hastalanan ve yataklara düşen Emrah, yine bir gün ölüm halinde hasta yatarken aniden doğrularak babasından duvarda asılı duran sazını ister.”Baba Selbihan’ın kokusu geliyor “diyerek bir türkü söyler. Bu onun son türküsü olur.
Emrah’ın sevdiği Selbi sen misen
Sağ elin sinemde gezdiren misen
Ağır salacamı götüren misen
Namazım kılmaya yar sefa geldin
Türkü bittiğinde Selbihan karalar giyinmiş bir halde odaya girer. Emrah Selbihan’ın geldiğini görür ve gözlerini Selbihan’a doğru çevirir. Uzun uzun bakışırlar. Selbihan, Emrah’ın elini tutmak için yanına yaklaşır. Fakat Emrah, o esnada ruhunu teslim eder. Bunu gören Selbihan feryat ederek çığlıklar atar. Selbihan’ın bu çığlıkları günlerce Erciş Ovasında yankılanır.
Emrah’ın naaşı mezara konulurken Selbihan cemaatin önüne geçer.”Ey cemaat edeceğim duaya âmin deyin” diyerek ellerini açar ve Allah’ın kendi canının da alması için dua eder, sonra da kendisini Emrah için açılan mezarın içine atar. Yanyana iki mezar açılır. Mezarlardan birisine Emrah’ı, diğerine de Selbihan’ı koyarlar.
Rivayete göre, o günden sonra Selbihan’ın mezarı üzerinde beyaz güller, Emrah’ın mezarı üzerinde ise kırmızı güller açmaya başlar. Yıllarca yörenin kızları bu gülleri kopararak niyet tuttular.

Yorumlar