CÜMLE ÇEŞİTLERİ
Cümleler, kendini oluşturan sözcüklerin anlamlarına,
cümlede bulundukları yerlere, türlerine göre değişik özellikler gösterir. İşte
bu özelliklere göre cümleler değişik gruplar altında incelenir. Bu grupları biz
dörde ayırabiliriz.
A. Yüklemlerine Göre Cümleler
B. Öğe Dizilişlerine Göre Cümleler
C. Anlamlarına Göre Cümleler
D. Yapılarına Göre Cümleler
A. YÜKLEMLERİNE GÖRE CÜMLELER
Buna “yükleminin türüne göre” de denilebilir. Çünkü
cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır.
1. Fiil Cümlesi
Yüklem durumunda bulunan söz, çekimlenmiş bir fiilse,
cümle fiil cümlesidir.
“Soğuk günler artık geride kaldı.”
cümlesinde “kaldı” yüklemdir. Bu yüklem “kalmak” fiilinin
bilinen geçmiş zamanda çekimlenmesiyle oluştuğundan, cümle, yüklemine göre fiil
cümlesi olur.
2. İsim Cümlesi
Yüklem çekimli bir fiil değilse, ister isimden ister
edattan isterse fiilimsiden oluşsun isim cümlesi sayılır. Yani adına aldanıp
sadece ismin yüklem olduğu cümleler olarak anlamamak lazım bunu.
“Bu roman, yazarın okuduğum ilk kitabıydı.”
cümlesinde yüklem “kitabıydı” sözü üzerine kuruludur ve
“kitap” ismi “idi” ekfiilini alarak yüklem olmuştur. Elbette yüklem bu cümlede
“yazarın okuduğum ilk kitabıydı” şeklinde bir isim ve sıfat tamlamasından
oluşan söz öbeğidir.
B. ÖĞE DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER
Türkçede cümleyi oluşturan öğeler belli bir mantık
dizilişine göre sıralanır. Hatta tamlamayı oluşturan sözcüklerin bile bir
sıraya göre dizilmesi gerekir.
Bu dizilişlerde en önemli unsur yüklemdir. Çünkü
dilimizde yüklemin daima sonda bulunması gerekir. İşte öğelerin bu sıralanışına
göre, cümleler iki grupta incelenir.
1. Kurallı Cümle
Yüklemi sonda bulunan, yani öğelerin Türkçe’nin
kurallarına göre sıralandığı cümlelerdir.
“Buralarda eskiden çok güzel evler vardı.”
cümlesinde “vardı” yüklemi sonda bulunduğu için cümle
kurallıdır.
2. Devrik Cümle
Yüklemi sonda bulunmayan cümlelerdir.
“Bu kitabı iki yıl önce okumuştum ben.”
cümlesinde yüklem “okumuştum” öğesidir. Ondan sonra “ben”
öznesi geldiğinden yüklem sonda değildir. Öyleyse cümle devriktir.
Bazı cümlelerde ise cümlenin temel öğesi olan yüklemin
bulunmadığı görülür. Gerçi “öğe dizilişine göre” dendiğinde sadece kurallı,
devrik anlaşılır, ancak yüklemin bulunmaması da cümlede öğe dizilişini etkiler.
Yüklemin bulunmadığı cümlelere ise eksiltili cümle denir.
Eksiltili Cümle
Yüklemi bulunmayan cümlelerdir. Yargının ne olduğu
okuyucunun yorumuna bırakılır.
Örneğin;
“Karşımızda geniş ve yemyeşil bir ova… Onun tam ortasında
küçük ama çok güzel bir göl…”
cümlelerinde yüklem yoktur. Üç noktalar yüklemin eksik
olduğunu gösterir. Ancak biz cümlede “vardı, görünüyordu, bulunuyordu” gibi bir
yargının verilmek istendiğini anlıyoruz. Öyleyse bu cümleler eksiltili
cümlelerdir.
C. ANLAMINA GÖRE CÜMLELER
Elbette her cümlenin bir anlamı vardır. Ancak cümleler bu
anlamı değişik yapılarla bildirir. Bazen bir yargıyı haber verir. Bazen anlamı,
soruyla bildirir. Bazense bir duyguyu aktararak ifade eder. İşte bu bildirme
şekillerine göre cümleyi üç grupta inceliyoruz.
1. Haber Cümlesi
Bir yargıyı olumlu ya da olumsuz biçimde aktaran
cümlelerdir. Bir eylemin yapıldığını, yapılabileceğini, bir varlığın
bulunduğunu ifade eden cümleler olumlu, tersini ifade edenler olumsuzdur.
Olumlu cümlelerde mantıkça istenen bir durumun bulunması gerekir.
Aşağıdaki yüklemleri inceleyerek bunu açıklayalım.
Olumlu
Olumsuz
Geldi
gelmedi
Koşmalı
koşmamalı
Var
yok
Paralı
parasız
Güzel
güzel değil
Görüldüğü gibi olumlu yüklemler “-ma, -me” olumsuzluk
ekiyle, “değil” olumsuzluk edatıyla, “-sız” gibi olumsuz anlam veren eklerle
olumsuz hale getirilebiliyor.
Bazı cümlelerde ise yapıca yukarıdaki olumsuzluklar
bulunduğu halde cümle anlamca olumlu olabilir. Bu, çoğu kez iki olumsuzluğun
bir arada bulunduğu yargılarda görülür.
Örneğin;
“Aslında o seni tanımıyor değildi.”
cümlesinde “tanımıyor değil” yükleminde iki olumsuzluk
vardır ve bunlar yüklemin “tanıyor” şeklinde olumlu bir yargı vermesini sağlamışlardır.
Bazı cümlelerde ise olumsuzluk, soru yoluyla sağlanır.
“Ben onu unutabilir miyim hiç?”
cümlesinde yüklem olumlu olduğu halde cümlenin anlamı
soru yoluyla olumsuz hale getirilmiştir.
Bazı cümlelerde olumsuzluk bağlaçlarla sağlanır.
“Ne konuyu biliyor ne soruyu soruyor.
cümlelerinde ne… ne…. bağlacı,
“Sanki o seni seviyor da.”
cümlesinde “sanki” bağlacı cümleye olumsuz anlam
katmıştır.
2. Soru Cümlesi
Cevap almak amacıyla hazırlanan cümlelerdir. Bunlar
değişik soru sözcükleriyle sağlanır.
“Siz de bizimle gelir misiniz?”
“Sana bu ceketi kim almıştı?”
“Ne zaman bizi ziyaret edeceksiniz?”
cümleleri birer soru cümlesidir.
Soru cümlelerinde de olumluluk-olumsuzluk olabilir. Bunu
yüklemin yapıca olumlu ya da olumsuz olması belirler.
Örneğin;
“Bu olayı o da biliyor mu?”
cümlesinde yüklem olumlu olduğundan cümle olumlu soru
cümlesidir.
“Dünkü davete o da gelmedi mi?”
cümlesi yüklemi olumsuz olduğu için, olumsuz soru
cümlesidir.
3. Ünlem Cümlesi
Yargıyı bir duygu aktararak ortaya koyan cümlelerdir.
Çoğu zaman kızgınlık, sevinme, alınma, heyecan gibi bir duygu aktarır ya da
seslenme bildirir.
“Ne güzel bir kitap bu!”
“Hey, bana baksana sen!”
cümleleri ünlem cümlesidir.
Bunların dışında bazı kaynaklarda istek cümlesi, şart
cümlesi, emir cümlesi, gereklilik cümlesi gibi anlamına göre cümleler de
verilmiştir. Ancak bu, cümlenin yapısıyla ilgili olmayan sadece anlama bağlı
özelliktir. Eğer bunu göz önüne alırsak, her cümleye bir ad bulmak gerekebilir.
“Konuşabilirsin ama biraz alçak sesle.”
cümlesi şart,
“Şimdi bir soğuk su olsa da içsek.”
cümlesi istek,
“Yarına kadar bu ödevler bitecek.”
cümlesi emir,
“Bugünün işini yarına bırakmamalısın.”
cümlesi gereklilik anlamı veren cümlelerdir.
D. YAPILARINA GÖRE CÜMLELER
Her cümle bir yargı bildirir. Ancak bazı cümlelerde birden
fazla yargı bildiren unsur bulunur. Bunlar bazen iki ayrı yüklemle, bazen yan
cümleciklerle sağlanır. Cümlenin yapısına geçmeden önce yapıyı belirleyen temel
ve yan cümleleri görelim.
Temel Cümle
Bir cümlenin yüklemi temel cümledir. Cümlenin bildirmek istediği
asıl yargı da bu cümleyle verilir. Diğer öğeler temel cümleyi açıklayan
tamamlayıcı öğelerdir.
Örneğin;
“Akşama geleceğim.”
cümlesinde “geleceğim” yüklemi temel öğe, “akşama” sözü
de onun tamamlayıcı öğesidir.
Yan Cümle
Tam bir yargı bildirmeyen, temel cümlenin bir öğesi
durumunda bulunan ve kendi içinde değişik tamamlayıcı öğeler de alabilen söz
öbeğidir.
Yan cümleler iki şekilde yapılabilir: Fiilimsilerle ve
çekimli fiillerle.
• Fiilimsilerle yapılanlar:
Cümle içinde temel cümlenin bir öğesi olan ya da bir
öğenin tamamlayıcısı olan fiilimsiler yan cümlecik yapar.
Örneğin;
“Öğretmen sınıfa girince herkes ayağa kalktı.”
cümlesinde “ayağa kalktı” yüklemdir. “Ne zaman ayağa
kalktı?” sorusuna “Öğretmen sınıfa girince” cevabı geliyor. Cümlede zarf tümleci
olan bu öğe “girince” zarffiili üzerine kuruludur. Görüldüğü gibi fiilimsi, bir
öğe durumundadır. Öyleyse zarf tümleci bir yan cümleciktir.
“Bana fotoğrafını gönderen okuruma teşekkür ederim.”
cümlesinde ise “teşekkür ederim” yüklemdir. “Kime
teşekkür ederim?” sorusuna “Bana fotoğrafını gönderen okuruma” dolaylı tümleci
cevap verir. Cümlede “gönderen” sıfat-fiilini görüyoruz. Bu söz “okur” isminin
sıfatı durumundadır. Yani dolaylı tümlecin tamamlayıcı öğesidir. Tamamladığı
öğeyle birlikte yan cümle yapmış ve dolaylı tümleç görevini üstlenmiştir.
“Karadeniz’de denize fazla açılmak tehlikelidir.”
“Davetime gelmeyişine çok üzüldüm.”
“Onunla nerede buluşacağınızı biliyor musunuz?”
“Babasını görmeden okuluna gitmezdi.”
“Kapıyı açar açmaz karşımda onu gördüm.”
cümlelerinde altı çizili söz öbekleri fiilimsiyle yapılan
yan cümleciklerdir.
• Çekimli Fiillerle yapılanlar :
Fiilin yüklem olabilmesi için çekimli olması gerektiğini
söylemiştik. Ancak her çekimli fiil yüklem olmaz, bazen cümlenin tamamlayıcı
öğesi olur. İşte bu durumda, yani çekimli bir fiilin bir öğe olduğu durumda, bu
fiil yan cümlecik olur.
Örneğin;
“O da gelirse gideriz.”
cümlesinde “gideriz” yüklemdir; “O da gelirse” zarf
tümlecidir. Bu tümleci oluşturan “gelirse” sözü “gelmek” fiilinin geniş
zamanının şartıyla çekimlenmiştir. Görüldüğü gibi çekimli bir fiil temel
cümlenin öğesi durumundadır ve yan cümlecik oluşturmuştur.
“O bana, ben de geleceğim, dedi.”
cümlesinde ise “dedi” yüklemdir; “ben de geleceğim” sözü
ise nesnedir. Bu öğe aynı zamanda “geleceğim” sözünün çekimli olmasından dolayı
bir cümle özelliği de gösteriyor. Bu yüzden nesne görevindeki bu cümle, bir yan
cümlecik oluşturmuştur.
Şimdi cümleleri yapılarına göre inceleyerek konuyu daha da
pekiştirelim.
1. Basit Cümle
İçinde yan cümlecik bulunmayan cümlelerdir. Bu cümleler
tek bir yargı bildirir.
“Bu sıcakta evde oturulur mu?”
cümlesi basit bir cümledir. Çünkü “oturulur mu”
yükleminden başka yargı bildiren öğe yoktur. Yan cümlecik kullanılmayan bir
cümle basit demektir.
Basit cümle demek, kısa cümle demek değildir.
“Bahçenin ana kapısından, üstü başı perişan, zavallı bir
adam, elinde eski, yırtık bir torbayla içeriye girdi.”
cümlesi uzun bir cümledir. Ancak tek bir yargı
bildirdiğinden, yani içinde yan cümlecik bulunmadığından basittir.
“Kalabalıktan biri yavaşça kürsüye doğru ilerledi.”
“İri iri şeftalileri büyük bir zevkle dalından kopardı.”
“Sözlerime içten içe gülüyorlardı.”
cümleleri yapısına göre basit cümlelerdir.
2. Birleşik Cümle
Tek bir yüklemi olan ve içinde yan cümlecik bulunan
cümlelerdir. Yan cümlenin özelliğine ve yükleme bağlanışına göre değişik
gruplara ayrılır.
a. Girişik Cümle
Yan cümleciğin fiilimsi olduğu cümlelerdir.
“Çocukların sağlıklı büyümesi için gayret gösterilmeli.”
cümlesinde “gayret gösterilmeli” yüklemdir. Diğer söz
öbeği zarf tümlecidir. Bu tümleç içindeki “büyümesi” isim-fiili yan cümle
yapmıştır. Fiilimsi hangi öğe içindeyse, görevi o öğeyle özdeştir. Bu cümlede
zarf tümleci içinde olduğundan kendisi de zarf tümlecidir.
“Çiçekleri koparan çocukları sonunda yakaladım.”
cümlesinde “yakaladım” yüklemdir. “Çiçekleri koparan
çocukları” nesnedir. Nesne içindeki “koparan” sıfat-fiili yan cümlecik yapmış,
yan cümleciğin görevi de nesnedir.
“Kimsenin kalbini kırmadan görevini yaptı.”
cümlesinde “yaptı” yüklem, “kimsenin kalbini kırmadan”
zarf tümlecidir. “Kırmadan” fiilimsi olduğundan yan cümleciktir.
Bazen yan cümlecik yüklemin içinde de olabilir.
“Kimsenin bilmediği, ıssız güzel bir yerdi.”
cümlesi bir sıfat tamlaması olduğundan, olduğu gibi
yüklemdir. Yüklem içindeki “bilmediği” sıfat-fiili sıfat görevindedir. Yani
yüklemin temel unsuru olan “yer” isminin tamamlayıcı öğesi olduğundan yan
cümleciktir.
Bazı cümlelerde ise fiilimsi yüklem görevindedir.
“Romancının görevi okuyucuyu aydınlatmaktır.”
cümlesinde “aydınlatmaktır” fiilimsisi, temel cümleyi
oluşturduğundan cümlede yan cümlecik yoktur. Cümle basit bir cümledir.
b. Şart Cümlesi
Temel cümleye şart koşan bir yan cümlecikten oluşan
cümlelerdir.
Yan cümle daima -se, -sa şart kipiyle çekimlenir.
“Bir kişi daha olursa kadroyu tamamlıyoruz.”
cümlesinde “tamamlıyoruz” yüklemdir. “Bir kişi daha
olursa ” öğesi ise şart bildiren yan cümleciktir.
“Sınava iyi hazırlanmışsa, onu mutlaka kazanır.”
cümlesinde “kazanır” yüklemdir, “sınava iyi
hazırlanmışsa” öğesi ise temel cümleye şart koşan bir yan cümleciktir.
Şart anlamı veren her cümle yapıca şart cümlesi değildir.
“Yarın gelmek üzere şimdi dağılabilirsiniz.”
cümlesinde şart anlamı olmasına rağmen cümle yapısına
göre şart cümlesi değildir. “Gelmek” sözü fiilimsi olduğundan cümle girişik
bileşik cümledir.
c. İlgi Cümlesi
Çekimlenmiş bir fiilden oluşan yan cümleciğin, temel
cümleye “ki” bağlacıyla bağlandığı cümlelerdir. Temel cümle çoğu zaman “ki” den
önceki öğedir.
“Anladım ki o da beni seviyormuş.”
cümlesinde “anladım” yüklemdir. “Neyi anladım?” diye
sorarsak “o da beni seviyormuş” sözü gelir; bu nesnedir. Aslında bir cümle
olabilen söz öbeği nesne görevinde kullanıldığı için yan cümlecik
oluşturmuştur. Yükleme “ki” bağlacıyla bağlandığı için cümle ilgi bileşik
cümlesidir.
d. İç İçe Bileşik Cümle
Cümle içinde bulunan başka bir cümlenin yüklemin bir
öğesi durumunda bulunduğu ya da bir öğenin tamamlayıcısı olduğu cümlelerdir.
“İçeriye girerken duyduğum, dışarıda bekle, sözü beni korkuttu.”
cümlesinde “korkuttu” yüklemdir. “Korkutan ne?” sorusuna
“dışarıda bekle, sözü” cevap veriyor. Özne olan bu öğenin içinde bulunan
“dışarıda bekle” söz öbeği aslında bir cümle olabilir; çünkü “bekle”,
çekimlenmiş bir fiildir. Cümle olabilecekken temel cümlenin öğesi durumunda
bulunan bu öğe, bir yan cümleciktir.
Cümlenin yüklemine göre gösterdiği durum da çoğu zaman
yapıyla birlikte adlandırılır.
Örneğin;
“Bu konuyu iyi bilmek çok önemlidir.”
cümlesi yüklem isim soylu olduğu için isim cümlesi, “bilmek”
yan cümleciğinden dolayı bileşik cümledir. İkisini birden ifade edecek olursak,
cümle bileşik isim cümlesidir.
3. Sıralı – Bağlı Cümle
En az iki yüklemi bulunan cümlelerdir.
Örneğin;
“Kalktı, gitti.”
cümlesinde “kalktı” ve “gitti” yüklemleri birbirinin
öğesi durumunda bulunmayan ayrı yüklemlerdir ve sıralı cümle oluşturmuşlardır.
Eğer yüklemler birbirlerine bir bağlaçla bağlanmışlarsa
buna bağlı cümle denir.
“Aradım, fakat evde yoktun.”
cümlesinde “aradım” cümlesiyle “evde yoktun” cümlesi
birbirine “fakat” bağlacıyla bağlanmıştır. Dolayısıyla bağlı cümle
oluşturmuştur.
“Seni çağırdım, çünkü sana bir haberim var.”
“Mademki sen de gelecektin, niçin bana haber vermedin?”
“Ne konuyu biliyorsun ne de öğrenmeye çalışıyorsun.”
cümleleri değişik bağlaçlarla bağlanan bağlı cümlelerdir.
Sıralı cümlelerde yüklemlerin ortak öğesi bulunabilir. Bu
tür cümlelere bağımlı sıralı cümle denir.
Örneğin;
“Öğrenciler kitaplarını aldılar, çantalarına koydular.”
cümlesinde “aldılar” birinci cümlenin yüklemidir.
“Öğrenciler” özne, “kitaplarını” nesnedir. İkinci cümlenin yüklemi “koydular”
dır. Bu cümlenin de öznesi “öğrenciler”; nesnesi “kitaplarını”dır. Görüldüğü
gibi hem “aldılar” hem “koydular” yüklemlerinin özneleri ve nesneleri ortaktır.
Bu nedenle cümle bağlı sıralı cümledir.
Sıralı cümlede yüklemlerin hiçbir ortak öğesi yoksa cümle
“bağımsız sıralı cümle” adını alır.
“Çocuklar bahçede oynuyordu; anneleri onları bekliyordu.”
cümlesinde “oynuyordu” ve “bekliyordu” yüklemlerinin
hiçbir ortak öğesinin olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla cümle bağımsız sıralı
cümledir.
Yorumlar
Yorum Gönder