Türki-i Basit (Sade Türkçe) Akımı


XV. yüzyılın ortalarına doğru Osmanlı Devleti'nin genişlemesi ve siyasî birliğinin kurulmasıyla, dilde de büyük bir ilerleme kay­dedilmiş ve Türkçe bir ilim ve edebiyat dili olarak kudretli bir ge­lişme kaydetmişti. Ancak Arap ve Fars kültürlerinin imparatorluk­taki kültür merkezlerinde önem kazanması ve divan edebiyatının kuvvetle gelişmesi millî dil ve kültürümüzde büyük değişikliklere sebep oldu. Dilimizde yabancı unsurlar giderek çoğalmaya ve dili­mizi kuşatmaya başladı. Bunun üzerine dilde bir milliyetçilik hare­keti baş gösterdi. Aruz Vezniyle ve divan edebiyatı nazım şekille­riyle olmakla birlikte, yalnız Türkçe kelimelerle, hatta yalnız Türkçe benzetmelerle şiir yazmak biçiminde gelişen bu harekete Türkî-i Basit (Sade Türkçe) cereyanı adı verilir. Bu hareket XV. ve XVI. yüzyıllarda Arapça ve Farsçanın Türkçeyi kuşatmasına karşı Türk dilini savunmak ve Türkçe kelimelerle de aruz ölçüsüyle şiirler ya­zabileceğini göstermek gayesini taşımaktadır.
Türkî-i Basit hareketinin ilk temsilcisi XV. yüzyıl sonlarında yaşa­yan Aydınlı Visalî'dir. Ne var ki bu şairin şiirlerinden hiç biri gü­nümüze ulaşmamıştır.Türkî-i Basit hareketinin XVI. yüzyılda iki önemli temsilcisi vardır. Bunlardan biri Tatavlalı Mahremî, diğeri de Edirneli Nazmî'dir.
Mahremi yirmi yıla yakın Galata'da naiblik ve kâtiplik göre­vinde bulunmuştur. Kaynaklarda "şuh tabiatlı ve erbab-ı lutfun hemdemi" diye sanatından övgüyle bahsedilen bir kişiliğe sahiptir. Ayrıca onun, söz ve benzetmeleri tamamen Türkçe olan, içinde Arapça ve Farsça ibare blunmayan Basitnâme adında bir eserinin olduğu da belirtilmektedir. Ancak bu eser henüz ele geçmiş değildir. Aşık Çelebi Basitnâme'den örnek olarak
Gördüm seğirtir ol ala gözlü geyik gibi
Düştüm saçı tuzağına ben üveyik gibi
beytini zikretmektedir.
Mahremî'nin bu eserine, tezkire yazarlarınca Basitnâme adının verilmesi, eserin sade bir Türkçe ile yazılmış ol­masındandır. Hatta Mahremî'nin Türk zevkine, Türk dilinin deha­sına uygun bir eser yazmasına kayıtsız kalmışlar ve bunun hakkında aydınlatıcı bilgi vermemişlerdir. Bu yüzden eserin mahiyeti hak­kında yukarıda zikredilen beyitten başka açkılayıcı bilgi yoktur.
Fuat Köprülü Mahremi'yi "Türkî-i Basit" ile yazdığı şiirlerinden dolayı "millî dil ve edebiyat" akımının ve "mahallîleşme" hareketi­nin öncülerinden biri olarak kabul eder.
Mahremî'nin ayrıca , Yavuz Sultan Selim'in tahta çıkışından Kanuni Sultan Süleyman'ın Belgrad ve Rodos seferlerine kadar ge­çen süredeki tarihî olayları anlattığı Süleymannâme adında bir eseri daha vardır.
XVI. yüzyılda Türkî-i Basit hareketinin en güçlü temsilcisi Edirneli Nazmîdir. Asıl adı Mehmet
olan Nazmî Edirne'de doğ­muştur. Hayatı hakkında kaynaklarda yeterli bilgi yoktur. Tezkire­lerde "kul oğlu" zümresinden gösterildiğine bakılacak olursa bir yeniçeri çocuğu olduğu söylenebilir. Doğum tarihi belli olmamakla birlikte, divanında, Yavuz Sultan Selim'in İran ve Mısır seferlerinde orduda bulunduğunu ifade eden bir kısım manzumeler yer almakta­dır. Bu ifadelerden onun XV.yüzyılın sonlarında doğduğunu söylemek mümkündür. Yavuz Sul­tan Selim'in İran ve Mısır seferlerine katıldığı gibi, "
Yine geldik süleymân-ı zamanın
Bu gün sultanımız sahib-kırânın
Bile itdüm varup ekser gazasın
Nice kez kulluğun kıldum edasın"
beyitleriyle Kanunî Sultan Süleyman'ın da bir çok seferlerinde hazır bulunduğunu ifade etmektedir.

Yorumlar